*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Din* ilmi ve *Ehl-i sünnet* bilgileri, *Mürşid-i kâmil*’den öğrenilir kardeşim, *Kitap*’dan öğrenilmez. Niye kitapdan öğrenilmez?
Çünkü kitaplarda, *Hak* ve *Bâtıl* karışıkdır, çeşitli *Rivâyet*’ler vardır. Hangisi doğru? Herkes bunu anlıyamaz. Bunu ancak *Mürşid-i kâmil*’ler anlar. Yâni *Din*, mürşid-i kâmilden öğrenilir.
Kendisi yoksa, *Kitap*’larından öğrenilir. *Rastgele* kimselerden din öğrenilmez. Çünkü hadîs-i şerîf var. Meâlen; *İslâmiyeti, büyük âlimlerin ağızlarından alınız!* buyuruluyor.
Yâni onların *Sohbet*’lerinden veyâ *Kitap*’larından öğreniniz.
*Küfr* çok çabuk yayılır kardeşim. Hele bu zamanda küfr, *Sel* gibi akıyor. *Câhil* müslümân ise, o sele kapılmış bir saman *Çöpü* gibi. Nasıl kurtulacak? Bir yere sığınması lâzım.
Bir *Kaya* kovuğuna, bir *Ağaç* oyuğuna girerse, yâhut da bir *Kütüğe* yapışırsa, kurtulabilir. İşte bu kaya kovuğu, bu ağaç oyuğu, bu kütük, bizim *Arkadaş*’lardır. Yâhut da bizim *Kitap*’lardır.
Yâni o saman *Çöpü*, bizim *Âbiler*’den birine rastlarsa veyâ bizim *Kitap*’lardan birini okursa, kurtulur efendim. Yoksa mümkün değil, *Sel* alır götürür.
*Efendi* hazretlerinin bir *Cep* saati vardı. Namaz vakti yaklaşınca o *Saat*’i çıkarırdı. Bir de *Ziyâ* beyin verdiği namaz vakitlerini bildiren küçücük bir *Bloknot* vardı.
Her bir *Yaprak*, bir günün namaz *Vakit*’lerini bildiriyor, *İslâm* harfleriyle yazılmış. *Efendi* hazretlerinin bir elinde o *Bloknot*, diğer elinde cep *Saati*.
Arada bir bakıyorlar, namâza *Beş* dakîka var, biraz sonra *İki* dakîka kaldı, sonra *Bir* dakîka kaldı, en sonunda, *Tamaam, vakit oldu*, der ve namâza kalkardı Mübârek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder