Ziyâeddin Mevlânâ Hâlid "kuddise sirruh"
Akıllı Kimse Kimdir?
Mevlana Hâlid-i Bağdâdi “kuddise sirruh” hazretleri buyuruyor ki; “Bu yolun büyükleri kendilerine bağlı olanlardan gâfil değildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de, başı da, saâdeti de gider. Evliyânın kalbleri, ilâhî nûrların çıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teâlâ da hoşnuttur. Onların kalblerinde yer eden, büyük devlete kavuşmuştur”.
Dünyâ ve âhıretde huzûr ve se’âdet isteyen Peygamber efendimizi “sallallahü aleyhi ve sellem” sevmeli, Onun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemeli, Ona uymalı, Onun ve eshâbının yolundan gitmelidir. Büyükleri tanıma ni’metine şükr etmek, başkalarına da anlatmakla olur. Akıllı kimse, hayrı ve şerri bilen kimse değildir. Akıllı kimse; hayrı gördüğünde ona tâbi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir.
Nefs-i emmâreden kurtulmanın alâmeti
Nefs-i emmâreden kurtulmanın alâmeti, insanlarin övmesi ile ayıplamasını, eșit görmektir.
İnsanlarin rağbetine sevinip, aramamalarına, etrâfınızda dolaşmamalarına üzülmek, basitlik, büyük akılsızlık ve anlayışsızlıktır❗️
Hazret-i Mevlana Halid-i Bağdadi “kuddise siruh”
Büyük veli Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin İmam-ı Rabbani hazretlerini vesile ederek yaptığı dua
İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh" vefatından sonra da sevilmiş, asırlar boyu methedilmiş, eserleri okunup istifade edilmiştir. Büyük veli Mevlana Halid-i Bağdadi, ince ruhunun terennümleri ile dolu olan Farisi Divanı’nın doksan dördüncü sahifesindeki beytlerinde mealen şöyle demektedir:
“Ya Rabbi! O nihayetsiz yolun yolcusu, ilim sahiplerinin reisi, bu göz ile görülmeyen, akıl ile varılmayan gizli sırların menba’ı, insanların anlayamadığı, ancak senin bildiğin büyüklüğün sahibi, köpüren ve dalgalanan manalar deryası, maddesizlik ve mekansızlık aleminin reisi, nurları ile Hindistan’ı aydınlatan, Serhend şehrini, Musa aleyhisselama Allahü Teala’nın kelamı geldiği şerefli va’di yapan, Muhammed aleyhisselamın dininin büyüklüğünün vesikası, keskin görüşlüler meclisinin ışığı, dini bütün olanlar ordusunun kumandanı, düşünülemeyen yüksekliklere erişen, izinde gidenleri de oraya çeken Ahmed-i Faruki’nin gözlerinin nuru hürmetine beni affet! Senin af ve merhamet denizinin sonsuzluğunu düşünerek rahat ediyorum. Allahım! Yalnız senin ihsanına güveniyorum. Çünkü, ‘Ben af ediciyim’ buyuruyorsun!”
Mevlana Halid-i Bağdadi'nin (kuddise sirruhu) Osmanlı Sultanına Duası
“Allahım! Büyük himmet sahibi olan padişahımızı koru. Onu gaybın askerleriyle destekle. İslâm dinini muhâfaza etmeye yardım eyle. Günler devam ettiği müddetçe ehlinden ona halef olabilecek kimseleri pâyidar eyle. Karada ve denizde askerlerini muzaffer eyle. Vezirlerini, yardımcılarını ve elçilerini ıslah eyle. Sultanımızı ve yardımcılarını, beldelerin imarına ve insanların huzuruna sebep kıl, onlarla sünnet-i seniyyeyi ihya ettir. Parlak ve açık nebevî şerîatın alâmetlerini onlarla yücelt. Sultanın düşmanı dinin düşmanı olduğundan düşmanlardan yardımını kes ve onları rezil ve rüsva eyle. Dinden çıkan ve emrinden uzaklaşanları helak et ve köklerini kurut. Hayatta olanları helak olanlara ilhak et.Selamet ve afiyeti üzerimize, hacılara, savaşanlara, düşmana karşı hazır kıta gibi bekleyenlere, yolculara, karada ve denizdeki Hazreti Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem) ümmetine takdir eyle. Allah’ın salat ve selâmı Peygamberimizin âl ve ashâbının üzerine olsun. Hamd âlemlerin Rabbı olan Allah’a mahsustur.” (Muhammed Es’ad Sahib, Buğyetü’l-vâcid fî mektûbâtı hadreti Mevlânâ Hâlid, Matbaatu’t-terakkî, Dimaşk 1334, s. 166-171 )