Eşini üzen aslında kendini üzer

Evlilikte mutlu olmanın bazı sırları vardır. Bunlara dikkat edersen rahat edersin.Hanımını, iyi havalarda, çayırlara, su kenarlarına, haram bulunmayan ve kalabalık olmayan yerlere götürmeli, gezdirmeli, hava aldırmalısın.Hanımına Kur’an-ı kerim okumasını, farzlardan, haramlardan, ona lazım olanları öğretmelisin. Zira Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını bilmeyen ve hanımına ve çocuklarına öğretmeyen kimse, Cehennemde azab çekecektir. Onun ihtiyaçlarını temin etmeli, hiç olmazsa haftada bir kere tatlı yedirmelisin. Nafaka temininden aciz olanın evlenmesi haramdır.Mesela yapamayacağınız şeyleri bile söz vererek gönlünü alın. Çünkü o, evinde kapalı, başkalarından ümitsiz ve yalnız size alışmış olan biricik dostunuz, dert ortağınız ve aşçınızdır.Çocukları terbiyede, ona yardım ediniz. Çünkü, bebek, anasına, gece gündüz ağlayıp, hiç rahat vermez. Onu insafsızca üzen bir alacaklıdır.O halde, ona imdat edene, Allahü teâlâ yardım eder. Hanımının nafakasını sıkmamalı, israf da etmemelisin. Ailenin nafakasına verilen paranın sevabı, sadaka sevabından daha çoktur.Hanımın kızınca, sen sus. Böyle yaparsan o pişman olup, özür dilemeye başlar. Çünkü kadınlar, zayıftır. Susunca mağlup olurlar.Hanımının iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua et ve Allahü teâlâya şükret. Çünkü, uygun bir kadın büyük nimettir. Hanımınla öyle ol ki, “Beyim beni herkesten çok seviyor”, bilsin.Bakkal kasap, çarşı, pazar işlerini asla ona bırakma oğlum. Evin idaresinde onun fikrini sor. Ama dışarıdaki, büyük işleri söyleyerek, onu üzme! Akşamları eve gelince hanımına selam vermeli, yani selamün aleyküm demeli ve nasılsın? diye hatırını sormalısın. Eğer üzüntülüyse, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip halini sormalı, tatlı şeyler söylemelisin.Zaruret olmadıkça, hanımını boşamamalıdır. Zira Allahü teâlâ, bütün mubahlar, yani izin verdiği şeyler içinde yalnız boşamayı sevmez.Evliyadan birinin zevcesi, huysuz idi. Buna hep sabrederdi. Yakınları kendisine;- Niçin bu kadının derdini çekiyorsunuz? Boşayıp, iyi huylu bir hanımla evlenseniz! dediler.Cevap olarak;- Eğer onu boşarsam, ona sabredemeyen biri alır da, ikisinin birden felakete düşmelerinden korkarım, buyurdu. Hanımının cahilce hareketleri için daima uyanık ol evladım!. Evde hakim ve amir erkek olmalıdır. Kadın değil.Hanımının, günah olmayan kusurlarını görmemezlikten gel. Günah iş ve sözlerden vazgeçmesini ve namaza, oruca ve gusül abdesti almaya devam etmesini, tatlı ve yumuşak sözlerle nasihat et! Kıymetli elbise ve ziynet eşyası alacağını vaad ederek ibadetleri yaptırmaya çalış.Onun ayıp ve sırlarını, herkesten gizle! Onunla bazen latife yap, şakalaş.Mesela Allahü teâlânın Sevgilisi, hanımlarına karşı insanların en zarifi idi. Hatta bir kere Aişe validemizle yarış ettiler. Aişe validemiz geçti. Bir daha yarış ettiklerinde, Server-i alem geçti. Müslümanın, hanımı ile böyle şeyler yapması, boş ve günah değildir, sevabtır.Onlar, erkeğe emanet olunmuşlar, gülerek, tatlılıkla geçinmek için alınmışlardır. Aklı olan erkek, hanımını üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir.Çünkü zalim ve huysuz kimsenin hayat arkadaşı devamlı üzülerek asabı bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, saadeti sona ermiştir.Çünkü eşinin hizmetinden, yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor ilaç aramakla, ona, alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara, kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Hanımının ahlakında bir değişiklik görürsen, kabahati kendinde bul ve “Ben iyi olsaydım, o da böyle olmazdı” diye düşün.Büyüklerimiz; (Bir kimse, ailesinin huysuzluğuna sabrederse, altı şey, ziyandan kurtulur) buyurmuştur.Çocuk dayaktan, tabak bardak, kırılmaktan, ahırdakiler dövülmekten, kedi sövülmekten, misafir gücendirilmekten, elbise yırtılmaktan kurtulur evladım. Bir hanım, namazını kılıyor, kendisine itaat ediyor, yabancı erkeklere açık saçık görünmüyorsa, Cennet nimetidir. Kıymetini bilmeli, onu üzmemelidir.Ona, gamını, kederini, düşmanlarını, borçlarını söylememeli, yanında ve olmadığı zamanlarda, hep hayır dua etmeli, fena dua etmemelidir.Çünkü o, gece gündüz onun için çalışmakta, onun ekmekcisi, aşçısı, terzisi, malının bekcisi, yoldaşı ve onun sonsuz arkadaşıdır.Ana babaya, kayın valide ve kayın pedere hürmet ve hizmet etmek, birinci vazifeniz olmalıdır. Büyüklerin rızasını, duasını almaya çalışmalı, hayır dualarını, büyük kazanç bilmelisiniz.
Abdülhalık-ı Goncdüvani “kuddise sirruh”