Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*Efendi hazretleri*’ne ilk gitdiğim sıralarda, henüz odada *Kimse* yokken, beni alırdı yanına. Kendisi *Sandalye*’ye oturur, beni de yanındaki *Sandalye*’ye oturturdu. 


Sonra elini bana uzatıp, *Tut elimi*, derdi. Tutardım. Sonra *Sık* derdi. Elini sıkardım, sıkardım, *Daha sık, daha sık* derdi. Artık yorulurdum efendim. 


Bakardım ki gözlerini kapamış, *Uyudu* zanneder, elimi *Gevşetir*’dim, çünkü yorulurdum. Tam elimi gevşetirken gözlerini açar ve *Sık* derdi. 


Bu şekilde, bir *Sene* müddetle hep elini *Sıkdırdı* bana. Kim bilir? Onların bütün hücreleri *Zikr* edermiş efendim. Evliyânın bütün *Zerre*’leri *Zikr* edermiş. Mektûbât’da var bu. 


*Bütün zerreleri zikr eder*, diye yazılı. Biz bunu sonradan öğrendik ve *Seâdet-i Ebediyye*’ye de yazdık bunu. Mübârek, elini bana sıkdırıyor ki, o *Zikr* benim *Hücre*’lerime ve *Kalb*’ime de sirâyet etsin. 


*Cihâd* demek, tek başımıza *Harb*’etmek demek değildir. Harb etmeyi *Devlet* yapar, *Hükümet* yapar. Bugün cihâd yapılamıyor. Hükümet, devlet bize emir verirse, onun emrine uyarak *Cihâd* yapılır. 


Yoksa kendi kendimize *Cihâd* yapamayız. Kendi kendimize cihâd, *Emr-i mâruf*’dur, yâni Allahın dînini Onun kullarına bildirmek, yaymak, *Cihad*’dır. İşte biz bunu yapıyoruz. 


O hâlde Allahın dînini *Yayacağız*. Allahın dînini yayanlar, silâh ile, beden ile cihâd edenlerden daha *Kıymetli’* dir kardeşim. 


Bir hadîs-i şerîfde de buyuruluyor ki: *Fitne fesâd zamânında, benim sünnetime sarılan kimseye, yüz şehîd sevâbı verilir*. 


Resûlullah Efendimizin sünneti demek, *Ehl-i sünnet vel cemâat* mezhebi demekdir. Ehl-i sünnet vel cemâat, bizim yolumuzdur işte, elhamdülillah. 


Buna sarılana, yüz *Şehîd* sevâbı var. Ya neşredene? Yâni herkese *Yayana?* Artık hesâbı belli değil. O kadar çok *Sevap* var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder