Teheccüd Namazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teheccüd Namazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Teheccüd nedir?

 -Teheccüd nedir? Yattıktan fecr-i sâdıka kadar olan zamanda en az iki rek'at namaz kılmaktır. Müstağfirine bil-eshar, seher zamanında mûcib-i mağfiret bir şey yapanlardır. Teheccüd namazında en iyisi Yâsin-i şerîf okumaktır. Zirâ Yâsin-i şerîf Kur'ânın kalbidir. Gece yarısı gecenin kalbidir. Kalb de uyanık olursa, üç kalb bir araya gelmiş olur. Teheccüd bir dînî zarûret hükmüne girmiştir. Teheccüd o kadar fâidelidir ki,âdetâ kalbe cilâ verir. Teheccüdü büyükler pek nâdir terk etmişlerdir. Bir memlekette teheccüd bulundu mu, o memlekete belâlar gelmez. Allahu teâlâ: "Sâlih kullarım için, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın kalbinden geçmediği ni'metler hazırladım" buyuruyor. Teheccüd kılanların alınlarında bir nûr ışıldar, onu ehli görür. 

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Gavs-ı Hizaniden Hikmetler-8

Minah-28 :" Mürid en çok nisbeti hizmetten alır. Hizmetten alınan feyiz ve kemalat daha tesirli ve uzun sürelidir." buyurur ve şöyle misal verirdi : '' Nasıl ki arpa yiyen hayvanın semizliği yemi kesilse dahi bir müddet devam eder. Ama bahar otuyla beslenen çabuk çöker. Hizmetten hasıl olan nisbet kolay kolay kaybolmaz. Başka şeylerden doğan nisbet ise nefsin küçük bir kusuruyla kaybolur.'' derdi.
Minah-29 : Gavs (kuddise sirruhu) Hz bir gün bu fakirden, (Halid-i Oreki (kuddise sirruhu) eskiden beri türbelerde mum yakılmasının sebebini sordu. Ben cevap vermeyince, kendileri şöyle buyurdu :"Işıktan gelen nisbet karanlıkta gelenden daha çok ve daha açıktır.'' dedi. Bir müddet bekledikten sonra devamla buyurdular : " Bu durum mürid tecelli-i berki makamına ulaşmadan böyledir. Tecelli-i berki makamından sonra, ışığın olup olmaması, nisbete tesir etmez.''
Minah-30 : '' Meşayihin etbai ancak gece ibadetine kalkan müridlerdir. İltifat nazarıyla bakılanlarda bunlardır. Bunlardan başkası etbalarından sayılmaz.''
Minah-31 : Bütün hallerde rabtayı tavsiye ederdi. Yalnız sohbette vukufu kalbiyi emrederdi.
Minah-32 : Gavs (k.s) H.z'lerine şöyle soruldu : '' Zamanımızdaki bazı meşayihin bir iddiası var ki, avam tabakasından hakikatlerin gizlenmesine sebeb oluyor. Diyorlar ki, şeyhler ancak bulundukları yöreleri irşad ederler. Bulundukları bölgelerden çıkıp başka bölgelerde irşad etmeleri caiz değildir.'' Cevaben buyurdular ki : " Bu mesnedsiz bir iddia ve halis bir yalandır.'' Nefahat'ta geniş olarak anlatılan Şeyhülislam Ahmed Namık Cami (kuddise sirruhu) Hz'nin Çeştiye şeyhleriyle olan mücadelesini delil gösterdi. Ayrıca Şeyh Tahur (kuddise sirruhu) Hz'nin '' ben siyaset adamlarıyla uğraşıp, onları zulümden men etmeye memur olmasaydım, dünyadaki hiç bir şeyhe mürid bırakmazdım.'' dediğini de söyledi.
Minah-33 : Gavs (kuddise sirruhu) H.z . buyurdu : ''Bir gün şeyhim Seyyid Taha (kuddise sirruhu) H.z'den sordum. - Nefahat'ta olduğu gibi bazı meşayih için ''takdis'' bazıları için ''rahmet'' ile dua okunmasının sebebi nedir? Buyurdular ki :
-'' Nefsinden tam kurtulan için ''Kaddesallahi sirruhu'' nefsinden bir şey kalan için ''Rahmetullahi Aleyh'' diye dua edilir.
Gavs (kuddise sirruhu) H.z . şeyhinin bu cevabını anlattıktan sonra buyurdular : Nefsinden tamamen kurtulmak irşadın şartı değildir. kendisine ramet okunan çok kişiler, irşat makamına geçmiş, doğru yol üzerinde yürümüşler ve insanlara faydalı olmuşlardır.''
Minah-34 : Letaifi yükselirken halk aleminden kesilmeyen mütemekkin meczub, avam için daha faydalıdır. Avam tabakası bunlara, seyri sülukunu tamamlayıp dönenelerden daha fazla itibar gösterir. Onlarla aralarındaki münasebet fazla olduğundan, tanımaları daha kolay olur.
Minah-35 : Ademoğlu başlangıçta unutkandır. Çünkü alemi ervahtaki ahdini ve başından geçenleri unutmuştur. İnsanın bilgi sahibi olması ancak, letaiflerin alem-i emirdeki yerlerine ulaşmalarından sonradır.