*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Bizim *Hanım* bana ne diyor, biliyor musunuz? Kırk senedir durmadan *Yazdın*. Hâlâ da *Yazıyorsun*.
Uykudan kalkıyorum, bakıyorum ki *Yoksun*. Bir de görüyorum ki, yine *Kitap* yazıyorsun. Velhâsıl *Gece* yazdın, *Gündüz* yazdın. Böyle diyor bizim hanım.
Elhamdülillah. İşte o *Aşkı*, o hizmet *Aşkı*’nı Efendi bize verdi kardeşim. Bir kasîde yazdım, bizim kitapda var. *Habîbin yanında olsun, bu aşkı bizlere sunan*, diye.
*Aşk*’la oluyor bu işler. O büyüklerin *Himmeti*, teveccühü, üzerimizden eksik olmasın inşallah. İşte o *İlim*, o *Himmet* ve o *Teveccüh*, insanları bağlıyor birbirine. Başka bir şey değil.
Sizin gibi *Hâlis* müslümânların yanında çok *Mutlu* oluyorum. Sizin gibi hâlis *Allah* adamlarının arasında öyle *Neş’e* leniyorum ki, şu anda *Ölsem*, gam yemem.
Bütün bu *Hizmet*’ler, bütün bu *Kitap*’lar, hep Abdülhakîm Efendi hazretlerinin *Sadaka*’sıdır kardeşim. *Mektûbât*’da buyuruluyor ki:
*İnsanlar, yalnız şu sonsuzluğu düşünseler, yemekden içmekden kesilirler*. Ne demek sonsuz? Yâni sonu yok.
*Bin* değil, *Milyon* değil, *Milyar* değil, *Katrilyon* değil, velhâsıl sonu yok. Ehl-i sünnet vel cemâat îtikâdında olan, mutlak *Cennete* girecek kardeşim.
İşte bu doğru *Îtikad*, bu doğru *Îmân*, Cennete giden *Yol*’dur. Ehl-i sünnet yolu demek, Cennete giden *Yol* demektir.
Cenâb-ı Hak *Bize*, Cennete gitmeyi *İhsân* etmek istemeseydi, hiçbirimize bu *Îmânı* vermezdi. Bu ni’met, Rabbimizin bize *İhsânı* kardeşim, hem de karşılıksız.
İki mü’min *Muhabbet*’le bir araya gelse, hiçbirşey konuşmasalar bile, sâdece birbirlerinin yüzüne *Sevgi*’yle baksalar, mutlaka birbirlerinden *İstifâde* ederler.
Hiç *Şüphe* yok. Hiç konuşmasalar da *İstifâde* ederler. Çünkü kalpden kalbe *Yol* vardır, aynen *Bileşik kaplar usûlü*.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder