Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Eskiden, babamın evinde iken, biz akşamları *(çay)* içmeyi bilmezdik. Sâdece kahvaltıda çay içerdik. Çay içmeyi dahî Efendi hazretlerinden öğrendik. 


Efendi hazretlerinden duymadığımız hiçbir şeyi söylemiyoruz kardeşim. Efendi hazretleri, tek *(şeker)* ile açık *(çay)* içerlerdi. Ziyâ bey üç şeker, Hâlid bey koyu ve tek şeker. 


Efendi hazretleri bana; *(Kendine de çay dök)* derdi. Karşılıklı içerdik. Yine bir sabah, ezânlar henüz okunmamışdı ki, dergâha gitdim. Efendi hazretleri *(sofra)* da oturuyordu. 


Bakdım, sofrada *çay*, *ekmek* ve Van'dan gelen *(otlu peynir)* var. Efendi hazretleri peynire piynir derdi. 


Bana; *(Gel, berâber yiyelim)* buyurdular. Peynir ekmek yiyip, çay içdik. Onun tadı, hâlâ damaklarımda, hiç unutamıyorum. 


İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki: *(Kelime-i tevhîdi)* terâzinin bir kefesine koysalar, diğer kefeye de, yedi kat yerler ve yedi kat gökler dolusu *(günâh)* ları koysalar, kelime-i tevhîd *ağır* gelir. 


Böyle buyuruyor. Hattâ efendim, *(kelime-i tevhîd)* in yanında, o kadar çok günahlar, bir *damla* gibi kalır. Bunu, akıl anlıyamaz. 


Büyükler böyle buyuruyorsa, doğrudur. Öyleyse inanacağız. Zâten âhiretde herşeyin *(hakîkati)* ortaya çıkacak. O zaman herkes anlıyacak. 


Mahşerde bir insanın hesâbı görülüyor. Günâhları *(ağır)* basınca, melekler onu Cehenneme doğru götürüyorlar. 


Adam başlıyor ağlamaya. Diyorlar ki, niye ağlıyorsun? Cevâben; Ben Rabbimden, bunu *(ümit)* etmiyordum, diyor. Ne ümit ediyordun? diyorlar. 


Beni Cehenneme atmaz sanıyordum. Cehenneme gideceğimi *(hiç)* düşünmemişdim, diyor. O esnâda Efendimiz aleyhisselâm geliyor.


Ve sevap kefesine bir *(kâğıt)* bırakıyor. O anda sevâblar *(ağır)* basıyor. Melekler o kâğıdı alıp bakıyorlar ki, üzerinde salevât-ı şerîfe yazılı. 


Efendimiz aleyhisselâm, o meleklere; Bu mü’min, bana çok *(salevât-ı şerîfe)* getirirdi, deyince, melekler donup kalıyorlar. 


Allahü teâlâ; Peygamberime *(salevât-ı şerîfe)* getiren bir kulumu, ben nasıl ateşe atarım? buyuruyor. Melekler, o mü’mini *(Cennete)* götürüyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder