Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Bir gün biri, *Şâh-ı Nakşibend* hazretlerinin sohbetine gitmiş. O da, haftanın belirli günlerinde *Sohbet* yaparmış. O gün, bu adam *Köyü*’nden kalkmış sohbete gelip oturmuş. 


Aradan yarım *Saat* geçmiş, bir *Saat* geçmiş, Şâh-ı Nakşibend hazretleri tek *Kelime* etmemiş. Sâdece *Sükût* edip, önüne bakmış. Bu adam dayanamamış ve *Efendim, bir şey söyliyebilir miyim?* demiş. 


Mübârek zât; *Söyle!* buyurunca; Ben, tâ uzakdan *Geldim*. Bir saatdır oturuyorum, hiçbir *Nasîhat* vermediniz, hiçbir *Şey* söylemediniz. 


Ben şimdi köyüme gideceğim. Bana; *Ne öğrendin, anlat bize!* diyecekler. Ben ne diyeceğim efendim? demiş. Bunu söylemek, *Cesâret* işi. Söylenir mi büyük bir zâta? 


Ama o söylemiş. Mübârek buyurmuş ki: *Eğer bizim sükûtumuzdan bir şey anlamıyorsan, konuşmamızdan da bir şey anlıyamazsın*. 


Neden susdu Şâh-ı Nakşibend hazretleri? Orada ne *Fâide*’ler teşekkül etdi, belki de, ordakilerin kalplerine *Feyz* akıtıyordu, kim bilir.


Nitekim *Güneş*, herkese *Işık* veriyor, *Enerji* veriyor ve bu *Hayât* devâm ediyor. 


Evliyânın *Kalbi* de, Peygamber aleyhisselâmın mübârek *Kalbi*’nden çıkan ve müteselsilen kendi kalplerine kadar gelen *Mânevî* bir *Güneş* gibidir. Sevenlerinin kalbine *Feyz* verirler. 

● ● ●  

Kardeşim, birine bir *Kitap* vermenin *Sevâbı* ne kadardır biliyor musunuz? Meselâ *Osmânlı* ordusundaki bir *Asker*’i düşünün. İstanbuldan kalkıp, *At sırtı*’nda Viyâna kapılarına kadar gidiyor. 


Altı ay süren bu yorucu yolculukdan sonra *Düşman*’la göğüs göğüse *Harb*’ediyor, bir çok yerinden yaralanıyor ve sonunda *Kan*’lar içinde atından düşüp *Şehîd* oluyor. 


İşte birine, bir tek *Kitap* vermenin *Sevâb*’ı, bu *Şehîd* olan erin kazandığı sevapdan *Az* değildir. 


Hem sonra, bir müslümânın *Hidâyet*’ine sebep olmak, on kâfiri *Müslümân* yapmakdan dahâ *Sevap*’dır. Onun için çok büyük *Hizmet* yapıyorsunuz. 


Sizin bu yapdığınız, büyük *Cihâd*’dır. Allahü teâlânın dînini yayıyorsunuz. *Melekler*, sizin bu hizmetinize imreniyor, *Gıbta* ediyor kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder