*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Kıyâmet günü, harplerde şehîd olanların *Kanı* ile, kitap dağıtarak İslâmı yayanların *Mürekkebi* tartılsa, mürekkep daha *Ağır* basarmış. Hadîs-i şerîf böyle bildiriyor.
Bundan maksad, İslâmiyeti, *Kitap* ile, emr-i mâruf yaparak yayanların *Sevâbı*, cihâd ile, savaşarak, dövüşerek *Şehîd* olanların sevâbından daha *Çok* demektir.
*Ehl-i sünnet* demek, Peygamber aleyhisselâmın *Yolu* demekdir. *Vel-cemâat* demek, eshâb-ı kirâmın *Yolu* demek.
O hâlde ehl-i sünnet vel-cemâat demek, Peygamber aleyhisselâmın *Yolu* ve Onun eshâbının *Yolu*, demekdir.
İşte bunlar, *Cennete* gidecekler. Geri kalan yetmiş iki fırka, yoldan sapıtmışlar. İslâm âlimi geçiniyorlar. *Bunlar, İslâm âlimi değildir*, diyor Peygamber Efendimiz.
Böyle din adamlarına, *Din hırsızı* denir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: *Hayr-ün-nâs hıyâr-ül ulemâ*. Yâni âlimlerin iyileri, insanların en *İyileri*’dir.
*Şirâr-ün-nâs şirâr-ül-ulemâ*. İnsanların en kötüleri, âlimlerin en kötüleridir. Âlimlerin *Kötüleri* kimlerdir?
Kendi kafalarına göre *Fetvâ* verenler, kendi bozuk düşüncelerine göre *Fikir* yürütenler. İşte yetmişiki *Fırka*, bunlardır. Elhamdülillah. Ne büyük *Ni’met* kardeşim.
Ne büyük *Seâdet*. Bir ehl-i sünnet *Âlim*'ini, bir *Evliyâ* zâtı, bir *Allah adamı*’nı tanımak, onu sevmek, dünyâ ve âhiret ni’metlerinin en *Büyüğü*’dür.
Çok büyük *Seâdet*’dir. Elhamdülillah, hepimiz *Seviyoruz* onları. Görmek şart değil ki. Onlar dünyânın bir *Ucunda* da olsalar, yine haberdâr olurlar. Onları sevdiğimizi bilirler.
Bu kitapları okumak kolay mı? Hele yazmak! Çok zor. Ancak *Himmet*’le ve *Aşk*’la yazılabiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder