*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Sel’de*, *Su’da*. *Deniz*’de boğularak vefât edenler, iki kat *Şehîd* sevâbı alıyorlar kardeşim. Hattâ bir rivâyete göre, *Kul hakkı*’ndan bile kurtuluyorlar.
Yâni Allahü teâlâ, alacaklıya bir *Köşk* gösterip; *Şu kula hakkını helâl edersen, bu köşk senin!* diyecek ve onu, kul hakkından kurtaracak. Ne büyük *Ni’met*, ne büyük *İkrâm*.
Allahü teâlâ, yaşıyanlara *Sıhhat* ve *Âfiyet* versin efendim, *Şehîd* olarak vefât edenler, şu anda bitmez tükenmez *Cennet* ni’metleri içindeler, ne *Mutlu* onlara.
*Şeyh Sâdî* hazretleri, *Gülistân* kitâbının sâhibidir. Kitâbında, kendine hitâben diyor ki:
*Ey Sâdî! Yakînen bil ki, tarîk-ı seâdet. Mustafâya tâbi olmadan gidilemez elbet*.
Yâni, Muhammed aleyhisselâma *Tâbi* olmadan seâdete kavuşmaya *imkân* yokdur. Ona tâbi olmıyan, dünyâda *Sefâlet* çeker, sürünür. Âhiretde de *Cehennem*’e gider ve *Yanar*.
Resûlullah Efendimize *Tâbi* olmak için de, en evvelâ *Îmân* etmek, yâni *Âmentü*’ye inanmak lâzım. Bizim *Kitaplar*’ımızda bunlar yazılı. Okuyacağız, öğreneceğiz.
Ondan sonra da, öğrendiğimiz bu *Farz*’ları, *Vâcib*’leri ve *Sünnet*’leri yapacağız kardeşim. *Harâm*’lardan da sakınacağız, bunlar çok mühim.
*Evliyâ-i kirâm*’dan Ebül Hasan-i Harkânî hazretlerine sormuşlar: Yâ İmâm, Allahü teâlâ; *İsteyin Veririm!* buyuruyor. Ama, istiyoruz, vermiyor.
Buyurmuş ki: İstemesini bilmiyorsunuz. Allahü teâlâ duâyı *Kabûl* eder, ama hangi *Ağız*’dan çıkan *Duâ*’yı kabûl eder? Peygamber Efendimiz, bunu haber veriyor.
Efendimiz aleyhisselâm, Sa’d ibni Ebî Vakkâs hazretlerine buyuruyor ki:
Yâ Sa’d! Duâlarının *Kabûl* olmasını istiyorsan, *Ağzına* dikkat et! Ağzına *Harâm* girmesin! Ağzından *Harâm* çıkmasın!
Niçin? Çünkü bir ağıza harâm *Girer*’se, ve bir ağızdan harâm *Çıkar*’sa, o ağızla yapılan *Duâ*’yı Allahü teâlâ kabûl etmez! Peygamber Efendimiz, böyle buyuruyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder