Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Biz, elhamdülillah Ehl-i sünnet *Gemisi* ne bindik kardeşim. *Kaptan* belli, ikinci *Kaptan* da belli. Mühim olan, bu gemiden düşmemeye gayret edelim. 


Bizi gemiden atmazlar, ama biz kendimizi atmıyalım. Çünkü deniz dalgalı, etrâfta *Fırtına* var, *Kasırga* var, köpek *Balıkları* var.


Yapacağımız bir *Hatâ*, bir yanlış *İcrâat* sebebiyle, Allah korusun gemiden düşersek *Felâket* olur. Bu gemiden düşmemenin, tek bir *Yolu* var.


O da birbirimizi çok *Sevmek* dir. Birbirimizi seveceğiz ve kalp kırmıyacağız, yoksa, *Gadab-ı İlâhî* ye uğrar insan. Çok tehlikeli. 

● ● ● 

Bu *Çayı*, Efendi hazreterinin huzûrunda içdiğim *Çayı* düşünerek içiyorum. Sanki o çaymış gibi tatlı oluyor. Onun o *Lezzeti*, o *Feyzi*, size de akseder inşallah. 


Efendi hazretleri bir gün buyurdular ki: *Makbûl olanların, sevilenlerin kabâhati, afv ile karşılanır*. Öyle buyurdular. 


İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin halîfelerinden bâzısı, kendi mürîdlerinden şikâyet ediyor. *Falanca beni üzüyor!* diyor. İmâm-ı Rabbânî de cevâbında; 


Mâdem öyle, def et onu, kov gitsin! demiyor. Ne diyor peki? *Makbûl olan, sevilen talebenin kabâhatleri afvolur!* diyor. 


Cevap bu. *Affedeceksin, ne kızıyorsun!* diyor. Demek ki, biz de affedeceğiz kardeşim, karşılık vermiyeceğiz. 

● ● ● 

Bütün dünyâya gidiyor bizim *Kitap* lar. Afrika’da çok medrese var. *Ehl-i sünnet* hepsi de. Ama ne *Kur’ân-ı kerîm* kalmış, ne *Amme cüzü* kalmış, ne de *Fıkh kitâbı*. 


Hiç *Kitap* yok. Niçin? İngilizler *Yok* etmişler. Afrika’da, medreselerde talebeye okutacaklar, ama *Kitap* yok. Elhamdülillah, bize yalvarıyorlar, bizden kitap istiyorlar. Çok seviniyorum, kardeşim. 


Çünkü bütün dünyâ, bizim *Kitapları* beğeniyor, seviyor, *Tasdîk* ediyor. Ehl-i sünnet medreseleri diyorlar ki: *Allah râzı olsun, sizin kitaplar bize kuvvetli bir silâh oldu!* 


Böyle diyorlar. Ben de seviniyorum. Niçin seviniyorum? Çünkü *Mezhebsiz* ler, Pâkistân’da, Hindistân’da, Mısır’da, Afrika’da, *Âyet-i kerîme* lere, uydurup uydurup mânâ veriyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder