Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Âlimlerin *Mürekkebi*, şehîdlerin *Kanı* ile tartılacak, âlimlerin mürekkebi *Ağır* gelecek. 


Fakat, bir âlim *Kitap* yazar, o kitap rafta durur, okuyan, istifâde eden *Olmaz* sa, bu âlimin mürekkebi değil efendim. 


Âlim, *Ehl-i sünnet* kitapları yazıyor, dağıtıyor ve dağıttırıyorsa; okuyanı da ne kadar *Çok* olursa, o *Mürekkep* tartılır ve o kadar *Ağır* gelir. 

● ● ● 

Efendi hazretleri, *İmâm-ı Rabbânî* hazretlerinin ismi geçince, kendinden geçerdi efendim. *Ben ona âşıkım!* derdi. 


İslâm âleminde, *İmâm-ı Rabbânî* gibi büyük âlim, *Onun* ayarında bir kimse gelmemişdir, derdi. İşte, *Onun Kitâbı* nı okumak ne büyük *Seâdet* dir kardeşim. 


936 da Ankaraya *Tâyin* etdiler beni. Bir köyde yalnız başıma canım sıkılırdı. Kardeşim *Sedat* la *Mektûbât* okurduk. Efendi hazretlerine mektup yazdım. 


Hâlimizi bildirdim. Efendim burada görüşecek, konuşacak *Kimse* yok, hiç arkadaş yok. *Sedat* la birlikde *Mektûbât* okuyoruz, dedim. 


Cevap yazdı *Mübârek*. Okuyunca çok sevindim. *Mektûbât* okumamız, hoşlarına gitmiş. 


Ne *Bahtiyâr* sınız, ne büyük *Seâdet*. Bu zamanda *Mektûbât* okumak ni’meti kime *Nasîb* olur? diye yazmış. 


Bizi *Tebrîk* etdi. Çok hoşuma gitdi sizin *Mektûbât* okumanız, dedi. Biz de sevindik tabii.

● ● ● 

*Kur’ân-ı kerîm* de meâlen; Size her ne kötülük, zarar, ziyân, dert ve elem geliyorsa, bilin ki *Nefsiniz* den geliyor, *Nefsiniz* sebep oluyor, buyuruldu. 


Bizim en büyük düşmanımız, *Nefs* imiz. Başımıza gelen *Felâket* ler, hep kendi *Nefs* imizden geliyor kardeşim. 


İster *Hasene* ister *Seyyie* olsun, yâni *İyilik* de *Kötülük* de, hepsini *Allahü teâlâ* yaratmakdadır. 


*Nefs* imizden geleni de *Allahü teâlâ* yaratıyor. Allahü teâlâ *İrâde* ediyor, *İstiyor* ve *Yaratıyor*. 


Yâni *Nefs* bir şey yapamaz. Sâdece yapılmasına *Sebep* olur kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder