8 Cemâzi'l-Evvel 1376 [11.10.1956]
Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim Sâim Bey
Bugün Salı olup, şu mektûbumu yazıyorum. Kıymetli mektûbunuzu aldım. Sıhhat ve selâmetinize memnûn oldum. Biz, Ağustosun dördüncü günü Bursa'ya gittik. 15 Ağustosda avdet ettik. Sizinle arada mülâkat nasîb değil imiş.
Seâdet-i Ebediyye'nin ikinci kısmı Receb-i şerîfde belki çıkacakdır. Çıkınca haber veririm. Sizde bulunan Hüccet-ül İslâm kitâbını, Muzaffer [Özak] Bey yeni basdırdı. Ben tashîh etdim ve tenbîh diyerek birçok ilâveler yapdım. İlâveler elli sahîfe kadar oldu. Âdeta yeni bir Seâdet-i Ebediyye risâlesi gibi oldu. Ben hiç basdırmadım. Yalnız Muzaffer satıyor. Üç liradır. Eskişehir'deki müslimân bir kitâbcıya söyleyiniz. Muzafferden hem Seâdet-i Ebediyye risâlesi istesin, hem de Hüccetü'l-İslâm istesin, orada müslimânlara satsın. Hem para kazanır, hem de sevâb kazanır. Siz de alınız ve müslimânlara tavsiye ediniz. Alsınlar. Çok kıymetli kitâb oldu.
Baldan uşr farzdır. İmâm-ı A'zâm Ebû Hanîfe buyuruyor ki, mikdârı ne kadar olursa olsun, uşrunu vermek lâzımdır. Kaç kilo alınırsa, alınca onda birini müslimân fakirlere, ya'nî nisâba mâlik olmayan müslimânlara vermek farzdır. Uşrunu vermeden yemek harâmdır. Uşrunu vermeden yenirse, tazmin etmek, ya'nî bedelini sadaka vermek lâzımdır.
Arıların başka yerlerden topladığı ballar günâh değildir. Zirâ topladıkları şey mal ve mülk değildir. Az bir şeydir.Şerî'at buna müsaade etmişdir.
Din ve dünyâ seâdetinize ve selâmetinize duâlar eder,duâ buyurmanızı dilerim efendim.
Hüseyn Hilmi Işık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder