*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Çok *Zengin* bir adam varmış. *Ölüm* vakti gelince oğlunu çağırmış. Ayağından *Çorap*’larını çıkarıp oğluna vermiş ve demiş ki:
Bak oğlum, bu *Çorap*’lar, bana çok *Uğur*’lu geldi. Ömrüm boyunca bu çorapları giydiğim için, işim hep *Rast* gitdi, *Servet* sâhibi oldum.
Onun için, beni *Kabr*’ime, bu *Çorap*’ları giydirip de koyun. Dünyâdan bir şey götüremiyorum, bâri bir çift *Çorap* götüreyim. Eğer hoca *İzin* vermezse, şu *Mektûb*’u ona ver, demiş.
Ve bir *Zarf* vermiş oğluna. Delikanlı, *Peki baba!* demiş. Adam ölmüş, yıkamışlar, kefenlemişler, tam *Kabr*’ine indirecekler, genç çocuk o *Çorap*’ları çıkarıp *Hoca Efendi*’ye uzatmış.
*Hocam, babamın vasiyeti var, beni bu çoraplarımla kabre koyun demişdi*, demiş.
Hoca Efendi; *Kat’iyyen olmaz, câiz değil, kabre, kefenden başka bir şeyle girilmez*, demiş.
O zaman çocuk, mektûbu ona uzatıp; *Öyleyse bu mektûbu okuyun!* demiş. Hoca, zarfı açıp mektûbu okuyor. Adam yazmış ki:
Bak oğlum, dünyâda çok *Servet* sâhibi oldum, ama görüyorsun ki, kabrime bir çift *Çorab*’ımı bile sokamadım. Bir çift çorabı dahî yanımda *Götüremiyorum*.
Âkıbet birgün *Sen* de, benim gibi *Ölecek*’sin. Ne olur, sen *Benim* gibi olma. Ben, âhirete birşey götüremedim. Bâri sen, âhirete *Götürecek* birşeyler yap.
Meselâ Allahın kullarına *İyilik* et. İslâmiyete *Hizmet* et de, benim gibi âhiretde *Pişmân* olma. Böyle yazmış babası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder