*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Teveccüh* demek, *Sevmek* demekdir. Sevgiyi kimseden esirgemeyin, *Sevilmek* istiyorsanız, evvelâ *Sevme*’yi öğrenin. Kimsede hatâ, kusûr aramayın. Çünkü başkasında *Kusûr* arıyan, sevgiden mahrumdur
*Dünyâ menfaati*'ni öne süren kimse, her şeyden *Mahrum*’dur, *Allah* sevgisi var ya, o yeter, *Peygamber* sevgisi yeter. *Büyükler*’in sevgisi yeter. Bunlar varken, başka şeye ne lüzum var?
Bir gün *Sarhoş*’un biri meyhâneden çıkmış, sallana sallana giderken, bir *Dergâh*’ın önünden geçmiş. O da, *Abdülkâdir Geylânî* hazretlerinin dergâhı imiş. İçerden tatlı tatlı *Sesler* geliyormuş.
Sarhoşun hoşuna gitmiş, pencereler alçakmış, yanaşmış, *Başını* pencereden içeri sokup bakmış. *Zikr*’eden çocukları görmüş ve içinden;
*Yâ Rabbî, bunlar senin ne güzel kulların, ne güzel seni zikrediyorlar*, demiş. Ve ayrılıp evine gitmiş, o gece de ölmüş efendim. Namazını kılıp defnetmişler.
Melekler gelmişler, hesap kitap, *Günah*’ları pek çok. Alıp Cehenneme doğru götürürlerken, *Gavs-ı âzam* önlerini kesmiş, *Durun! Onu nereye götürüyorsunuz?* demiş.
Melekler; *Yâ Gavs, biz emir kuluyuz, günâhları ağır geldi, Cehenneme götürüyoruz*, demişler. Gavs-ı âzam; *Benim talebelerime sevgiyle bakan gözleri ve o başı size vermem. Vücûdunu alın, götürün!* demiş.
Melekler; yâ *Gavs*, hiç böyle şey olur mu, *Başı* sende, *Vücûdu* bizde? demişler.
Gavs; *O zaman Cenâb-ı Hakka arz edin, ne buyurursa öyle yapın!* demiş.
Arz ediyorlar, Cenâb-ı Hak; *Baş nereye, vücûd da oraya!* buyuruyor. Ve o kişiyi Cennete götürüyorlar efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder