Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Ben her *Namaz* da, bütün kardeşlerime *Duâ* ediyorum. Bir elin sesi çıkmaz. Hepimiz bir araya gelince, böyle bu *Hizmet* ler oluyor kardeşim. 


Cenâb-ı Hak, bize bu hizmetleri *Nasîb* ediyor, ama bir vâsıta ile, bir sebeple nasîb ediyor. Cenâb-ı Hak, *Müsebbib-il esbâb* dır. Yâni evvelâ *Sebep* leri halk eder, sonra da *Ni’met* leri. 


İşte bizim arkadaşlar, bu hizmetlerimize *Sebep* oluyorlar, ne büyük *Ni’met* dir bu. Allahü teâlâ hepimize, *Selâmet-i dâreyn* ihsân eylesin. 

● ● ● 

*Güler* yüz ve *Tatlı* dil, silâhımız olacak kardeşim. Masonlar herkese karşı güleryüz ve tatlı dille muâmele ediyorlar. Biz de, onların silâhıyla silâhlanacağız. *İngiltere* de binlerce müslümân var. 


İngilizler, o müslümanların, İngilterede kalmasına nasıl *İzin* veriyorlar, diye *Merak* ediyordum, sonra anladım. Meğer o Pâkistânlı müslümânları *Mason* yapmak için tutuyorlarmış. 


İngilizler, müslümânlara *Güler* yüz göstererek, kendilerini *İyi* tanıtıyorlar. Bizim de silâhımız, bu olacak. Biz de, herkese tatlı *Dil* ve güler *Yüz* göstereceğiz. 

● ● ● 

*Kabr-ül mü’mini ravdatün min riyâdil Cenneh*. Yâni mü’minin kabri, *Cennet bahçesi* dir kardeşim. Hadîs-i şerîfdir bu. Mü’minin kabri, *Karanlık* değildir.


*Nûr’lu* dur ve *Aydınlık* dır. Çünkü *Cennet bahçesi* dir. İnsan Cennet bahçesini ziyârete gitmez mi? Onun için *Mü’min* lerin kabrini ziyâret etmek lâzım. 


Cennet bahçesini ziyâret etmek için, bir *Mü’min* in kabrine gitmeli. Hele ki büyük *Zât* ların kabrini. Onları ziyâret eden, *Feyz* lerinden de istifâde eder. 

● ● ● 

Hadîs-i şerîfde; *Bede’el İslâmü garîben ve seye’ûdü garîben. Fetûbâ lil gurabâi* buyuruluyor. Ne demek bu?


Yâni İslâmiyet, *Garip* başladı ve *Garip* devam etti. O gariplere *Müjde* ler olsun. 


Efendimiz aleyhisselâm, Eshâb-ı kirâmdan birkaç kişiyle birlikde, bir yere giderlerken, içlerinden biri; *Benim bir koyunum var, onu kesip yiyelim!* demiş. 


Eshâbdan bir tânesi; *Kesmesi benden!* demiş. Bir tânesi; *Yüzmesi benden!* demiş. Bir tânesi de; *Pişirmesi benden!* demiş. 


Efendimiz aleyhisselâm da; *Çalı çırpı toplaması da benden!* buyurmuşlar. Eshâb-ı kirâm; Yâ Resûlallah, siz istirâhat buyurun. Biz onu da yaparız, demişler. 


Efendimiz aleyhisselâm; *Siz hizmet ederken ben boş oturamam. Ben sevap kazanmıyayım mı?* buyurup kalkmışlar ve çalı çırpı toplamaya gitmiş-ler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder