Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Allahü teâlâ hepimize *Hüsn-ü hâtime* nasîb eylesin. Birbirimize *Duâ* edeceğiz kardeşim. 


*İmâm-ı Rabbânî* hazretleri, talebeleriyle bir *Han* da konaklamışlar. Akşam yatmadan önce, talebelerine demiş ki: 


Bu gece, bu handa yangın çıkacak. Herkes, *Bismillâhillezî lâ yedurrü ma’asmihî şeyün fil erdı velâ fissemâi ve hüvessemî’ül alîm!* duâsını okusun. 


Hepsi de bu *Duâ* yı okumuşlar. Sabahleyin, handaki herkesin eşyâları *Yandığı* hâlde, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerinin *Eşyâ* ları kurtulmuş. 


Yalnız bir *Talebe* nin eşyâsı yanmış. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, o talebeyi çağırmış ve *Sen bu duâyı okumadın mı?* diye sormuşlar. 


O da; *Efendim ben duymadım!* demiş. Meğer İmâm-ı Rabbânî hazretleri bunu söylerken, o dışarıdaymış. Duâyı okuyamadığı için, onun da eşyâları yanmış. 

● ● ● 

Efendi hazretleri, bir gün bana; *Sen öğretmen olunca talebeye bol not ver. Talebeyi sıkma, güler yüzle davran!* buyurmuşdu. Aradan yıllar geçdi. 


Bursa Askerî Lisesinde öğretmen iken, okul kumandanı birgün beni çağırdı ve *Yarın imtihânınız var. Bu imtihâna, iyi bir ahbâbımın oğlu da girecek, ona bol not ver!* dedi. 


O bahsettiği talebe, Halk partili Kars milletvekîlinin oğlu idi. *Peki efendim!* dedim. Ama, Kumandanın emrini dinlemek için değil, Efendi hazretlerinin nasîhatine uymak için *Peki* dedim. 


Bir başka üsteğmeni çağırdı. Ona da aynı şeyi söyledi. Ama o, kumandana cevâben; *Çocuk ne kadar bilirse, o kadar not veririm, hakkından fazlasını vermem!* dedi. 


Çocuk imtihana girdi. Ama pek birşey bilemedi. Herkes çocuğa *Bir-İki* verdi, ben *Yedi-Sekiz* verdim. Efendi hazretlerinin nasîhatini dinleyip *Râhat* etdim kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder