*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Bid’at* fırkalarına *Kâfir* demiyeceğiz. Fakat bid’at ehli kimselerin islâma zararı, kâfirlerden daha çokdur.
Kitaplı *Kâfir* lerle konuşmak, arkadaşlık etmek ve kızlarını almak *Câiz* olduğu hâlde, *Bid’at* sâhipleriyle bunlar *Câiz* değildir.
Çünkü onlarla konuşmağa sebep olur. Bid’at fırkalarına kâfir diyen âlimler oldu. Fakat hiçbir *Müctehid* kâfir demedi. Biri deseydi, ona uyulurdu.
Şimdi herkes, sarığı, sakalı, cübbesi olanı *Âlim* zannediyor. İşte böyle *Zâhire* aldananlara, biz hiç karışmayız, ne yazarlarsa yazsınlar, ne derlerse desinler.
Rabbimize şükürler olsun ki, bizlere doğru yolu gösterdi. *Elhamdülillâhi alâ dîn-il İslâm*. Peygamber aleyhisselâmın duâsı bu.
*Elhamdülillâhi*; Rabbimize şükürler olsun ki: *Alâ dîn-il İslâm*; Bize İslâm dînini nasîb etdi. Bu, ne büyük ni’met.
*Ve alâ tevfîk-ıl îmân*. Allahü teâlâ bize doğru olan îmânı nasîb etdi. *Ve alâ hidâyetirrahmân*; bize hidâyet nasîb etdi.
Yoksa, biz de başkaları gibi, öyle kelleye kulağa baksaydık, kim bilir *Kimler* in peşine takılacak, *Felâkete* sürüklenecekdik. Amân yâ Rabbî, dünyâ karmakarışık.
*Norveç*’den gelen bir mektûbun içinde, matbaada basılmış yazılar var. Bir mecmûada *İbn-i Teymiyye* yi, birinde de *Seyyid Kutbu* methediyor, hem de sahîfelerle.
*Habeşistân* dan bir *Âlim* de bunlara cevap veriyor, *Ehl-i sünneti* müdâfaa ediyor. Şimdi Norveçdeki mi haklı, yoksa Habeşistândaki mi haklı?
*Habeşistânda* ki haklı tabii. Yâni *Ehl-i sünnet* haklı. Şimdi biz Norveçe birkaç tâne *Kitap* gönderdik. Bütün kitaplarımız her tarafa yayılıyor elhamdülillah.
İşte dünyâ böyle kardeşim. *Hak* ile *Bâtıl* dâima mücâdele ediyor. Fakat Kur’ân-ı kerîmde cenâb-ı Hak; *Hak kazanır, gâlib gelir, bâtıl kaçar!* buyuruyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder