*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Evliyâ-i kirâmın kalbinden *Feyz* gelir. Yâni onun kalbindeki *Nûr*, karşısında kim varsa, ona akar. Yâni onun kalbinden, bunun kalbine *Nûr* akar.
İşte bu nûra, *Feyz* denir. O büyüklerin kalbine bu *Feyz* gelmiş. Peki nereden gelmiş? *Resûlullah* Efendimizin mübârek *Kalbinden gelmiş.
Resûlullahın kalbindeki o *Feyzler, o *Nûr* lar ve *Mârifetler, bizim kalbimize de gelir inşallah. Bizim kalbimize de o feyz akarsa, muhakkak kalbimiz temizlenir.
Bizim de kalbimizden *Dünyâ* muhabbeti çıkar. Kalbin temizlenmesi demek, *Dünyâ* sevgisinin o kalpden çıkması demekdir.
Kâfirler, fâsıklar harâmlara dalmış. Müslümân *Harâm* işlemez kardeşim, ama kalbinde dünyâ muhabbeti olabilir.
Kalbi temizlenince, dünyâ muhabbetinden de sıyrılır. Harâmlardan nasıl kurtulduysa, diğer bütün *Günâhlardan da böyle kurtulur. Bir kimseye bu *Feyz* gelince, kalbi tertemiz olur.
Bu *Dünyâyı, televizyon seyreder gibi görür. Yâni *Hayâl* gibi görür. Kalbinde *Dünyâ* ya yer kalmaz.
Kalbine dünyâ yerleşmez. Ne büyük *Ni’met* kardeşim. Ne mutlu büyüklerin *Feyzi* ne kavuşanlara. İmâm-ı Şâfiî ne buyuruyor?
*A’reftü şerre lâ Lişşerri*, ne demek bu? Yâni kötü şeyleri öğrendim, onları yapmamak için. Kendimi onlardan korumak için.
*Lüzûmsuz konuşanı, *Gıybet* edeni aranızda tutmayın kardeşim. Evvelâ *Nasîhat* edin, dinlemezse ayrılın ondan, görüşmeyin, onunla *Arkadaş* lık etmeyin.
Allahü teâlâ, *Sâlih* müslümânlara üç husûsiyet vermişdir. Birincisi, onlar *Cömert* dirler. Allahın kullarına *İnfak* ederler, *İhsân* ederler, onları sevindirirler.
İkincisi, onların kalbinde hiçbir mü’mine karşı, *Kin* ve *Nefret* yokdur. Yâni bütün müslümânları *Sever* ve *Muhabbet* beslerler.
Üçüncüsü de, onlar *Emr-i mâruf* yaparlar. Yâni insanlara *İslâmiyeti* öğretirler, Allahın dînini her tarafa yayarlar. En mühimi de budur efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder