Gavs Seyyid Sıbğatullah Arvasi hazretlerinin son anları

Abdurrahmân-ı Tâğî (kuddise sirruhu) buyurdular ki: 

Gavs Seyyid Sıbğatullah Arvasi kuddise sirruhu vefat edecekleri cumartesi günü öğleden sonra Molla Abdurrahmân-ı Meczup ve beni huzurlarına çağırdı. Huzurlarına vardığımızda iki omuz etlerinin titrediğini gördüm.Sekerat haline girdiklerini anladım ve sessizce "Yasin" sûresini okumaya başladım. Mevlâ´ya kavuşma arzusunun eseri kendilerinde görülüyordu. 

-Beni doğrultun. dedi. Kendilerini doğrulttuklarında, tekrar: 

Beni yatağıma uzatın, dedi. Uzattıklarında tekrar: 

-Beni doğrultun, dedi. Doğrulttuklarında yine : 

-Beni uzatın, dedi.

lzdırabı ziyadeleşince bana doğru döndü, gülümseyerek: 

- Böyle olsun bakalım, dedi. Ölümü tercih ettiğini belirtiyordu.Bir nargilenin fokurdayışı gibi latif ruhunun titrediği mübarek vücudunda belli oluyordu. Bu sırada sarığını çıkardı. Göğsüne buz koyup yüksek sesle Yasin sûresini okumalarını söyledi. Bir an evvel Mevlâ'ya kavuşmaya iştiyaklı olduğundan dolayı ruhunun çabuk çıkması için dua edilmesini ve ecelinin çabucak son bulması için de oğluna sadaka vermeyi emretti. 

Ruhunu teslim ederken sünnete uyarak sol yanına kuvvetli bir şekilde tükürdüler. Hizmetçiler derhal mendille tükürdüğünü sildiler. Bu sırada yanına girenlere oturmalarını emrediyordu. Ağır sekerata girip ruhunu teslim edeceği zaman, mahzunluğumuz kaybolmuştu. Orada bulunanların bazılarının gözünden yaşlar akıyordu. Sekeratın şiddet ve ağır hallerinden hiç şikayetçi olmadılar.

Sadece bir iki sefer "ay baba!" dediler. Kendisini yatağına koymalarını isteyince kollarından tuttular. Lakin yatağa kadar yürüyerek gitti. Halbuki son hastalığında ayağa kalkmaya gücü yoktu.Yatağına kadar yürüyerek gitti ve yüksekliği bir dirsek boyu olan sedirine kendisi çıktı. Sağ yanına yaslandıktan sonra, sarığının taylasanını yüzüne düşmüş olarak gördük.Sarığı kendisi mi örttü yoksa, sarık kendisi mi düştü, hiç birini bilemedik.Sarığı yüzünden aldığımızda birde ne görelim! Mütebessim bir vaziyette vefat etmiş olduğunu gördük.O anda ortalığa bir koku yayıldı, öyle ki dışardaki sûfiler bu misk kokusunu duydular.Bu koku defin esnasına kadar devam etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder