Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*Cihâd* ediyorsunuz kardeşim, cihâdın sevâbı, kıyâmete kadar, o insanın arkasından devâmlı gelir. Bir kişinin kazandığı *Sevaplar*, hidâyetine sebep olanlara da aynen gider. Bir evvelkine, onunkilerle toplanarak daha *Çok* gider. 


Peygamber aleyhisselâma ve Eshâb-ı kirâma ise, *Ceyhun Nehri* gibi sevap akıyor. Çünkü onlar olmasaydı, biz bu ni’mete kavuşamazdık. 


Dünyâ sevgisinin kalbden çıkması için, bir *Mürşid-i kâmile* muhabbet lâzımdır.


Veyâhut da Allahü teâlâyı çok *Zikretmek* lâzım. Zikretmek de, *Namaz kılmakla* oluyor. Demek ki namaz, günde beş kere Allahı zikretmek oluyor. 


Efendi hazretleri buyurdu ki: Dînimizin bütün emir ve yasaklarını bilen ve hepsini yerine getiren bir kimsenin, âhiretde azabdan kurtulma ihtimâli vardır. Yâni kurtulabilir. 


Ama bu yolun büyüklerine *muhabbeti* olanın, kurtulmamak ihtimâli yokdur. Neden? Çünkü bu büyükler, aldıkları emânete sâhip çıkarlar. Ona herşeyi öğretirler, yetişdirirler.


Ve âhiretde elinden tutup, tâ Cennetin içine kadar götürürler. Hattâ kendi köşkünü bile ona gösterip, *İşte, senin köşkün şu*, derler. 


Efendim her yolun kendine has bir husûsiyeti vardır. Ötekiler, sevdiklerini nihâyet otobana çıkarırlar ve derler ki: 


*Bak kardeşim, işte Cennete giden yol budur. Sağa sola sapmadan gidersen, netîcede Cennete varırsın*. Onlar bu kadar yaparlar. 


Bu yolun büyükleri ise, o kimsenin elinden tutarlar, tâ ki Cennetin kapısına kadar götürürler, hattâ birlikde içeri girerler, hattâ makâmını, köşkünü bile ona gösterir, sonra bırakırlar.


Allahü teâlâ, bizim nefsimizin *Îmân etmesini* isteseydi, asırlarda *bir* veyâ *iki* kişi kurtulurdu. Yâni yüz senede, *İki kişi* zor kurtulurdu. 


Ama Allahü teâlâ çok şefkatli, çok merhametlidir. Böyle olduğu için ve insanların çekeceği sıkıntıları en iyi O bildiği için, sâdece *Kalb’in* inanmasını kâfi görmüşdür. 


Kalb *Îmân* etdi mi, Allahü teâlâ onu kabûl ediyor. Ama kalbin îmân etmesi ve îmânlı kalması da çok *Zor*’dur Çünkü onun da düşmanları çokdur. 


Evvelâ bütün nefsin istekleri, bütün dünyâ istekleri, kalbi karartan unsurlardır. Onun için, kalbi bu unsurlardan temizlemek, kalbi *Nûr’lu* hâlde tutabilmek için, mü’min gayret etmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder