*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Efendi hazretleri *Nere*’ye gitse, ben de *Peşin*’den giderdim. Bâzan herkes *Bahçe*’de oyalanırken, ben Efendi hazretlerinin *Dizi*’nin dibinden ayrılmazdım.
Ondan, hiç duymadığım *Şey*’leri duyardım. Onları defterime *Not* eder, ezberlerdim. Efendi hazretlerine olan muhabbetim de *Ben*’den değildi.
Beni, kendisi *Cezb* ederdi. Yâni *Cezb* etmek de Efendi hazretlerindendi. Sanki *Elli Sene* sonrasını, yâni *Bu gün*’leri görmüş gibiydi Mübârek.
*Yemek*’de, *Namaz*’da, *İstirâhat*’de, bir yere gitmekde, *Efendi*’den hiç ayrılmazdım. Her hareketine *Dikkat* ederdim ve hep Onu dinlerdim.
Bir dakîkanın *Boş* geçmemesi için *Çırpınır*’dım. Her fırsatda *Yanına* giderdim. Başka câmilerdeki *Vaaz*’larına da giderdim.
*Arabî* ve *Fârisî* okutmadan evvel, bâzı *Türkce* kitaplardan *Ders* verdi bana. Sonra *Arabî* ve *Fârisî* okutdu. Emsile, avâmil, simâî masdarları öğretdi.
*Emâlî Kasîde*’sini, Mevlânâ Hâlid *Dîvânı*’nı, İsaguci denilen *Mantık* kitâbını ezberletdi. Bir *Şey* öğretmediği *Gün* olmamışdı.
Efendi hazretleri, İmâm-ı Begavî'nin *Kazâ-Kader* hakkındaki yazısının, *Arabî*’den *Türkçe*’ye tercümesini yapdırdı bana.
O gece *Evde* yazdım, ertesi gün götürüp *Arz* etdim. Sonuna kadar okuyup; *Çok iyi, doğru tercüme etmişsin, hoşuma gitdi!* buyurdu.
Bu tercüme, Bizim *Seâdet-i Ebediyye* kitâbının *412*.ci sayfasındadır.
Sen bizi *Şeytan* şerrinden ve *Düşman* şerrinden ve *Nefs*’imizin şerrinden muhâfaza eyle yâ Rabbî. Evlerimize *İyilik*’ler ver, helâl ve hayrlı *Rızık*’lar ihsân eyle yâ Rabbî.
Hastalarımıza *Şifâ*, dertli olanlarımıza *Devâ* ihsân eyle yâ Rabbî. Sen bizleri, *Yevm-i Cumâ*’nın ve *Leyle-i kadr*’in şefâatine ve bereketine nâil eyle yâ Rabbî.
Bizleri, *Cennet*’inle *Cemâl*’inle müşerref eyle, *Günah*’larımızı ve *Kusur*’larımızı affeyle yâ Rabbî.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder