Reşahât sâhibi der ki: Mevlânâ hazretlerine dâima gelip giden azîzlerden birisi buyurdu: Birgün Hâce Şemseddin Muhammed Kösevî hazretlerinin va'z meclisinde idik. Hâce hazretleri minber üstünde iken buyurdular: Din âlimleri buyurdular ki, kabir sıkması bir müddet içinde olsa, müminler ve kâfirlere vakı'dır. Kabir sıkmasını öyle anlattılar ki; kaburga kemiklerinin sağındakiler sola, solundakiler sağa geçer. İşbu söz bana çok müşkül gelirdi. Çünkü bu hâl, şübhesiz azab etmenin kendisidir. Bunun için bu ma'nâyı Enbiya ve evliya hakkında, belki sâlih müminler için düşünmek nasıl olabilir derdim. Birden hâtırıma geldi ki, sağı sola, solu sağa getirmekten murad odur ki, cismânîyi rûhânîye iletip, rûhâniyi cismânîye getirirler. Hâce hazretlerinin bu tevili icmâl üzere idi.
Birgün Mevlânâ Câmî hazretlerinden, bu sözün ma'nâsı nedir? Diye suâl olundukta buyurdular ki: Sofiyye (kaddesallahü teâlâ ervahahüm) berzaha kabir derler. Berzah ise, cismânî alem ile rûhânî alem arasında vâsıta olan mertebeden ibârettir. O hâlde rûhânîyi cismâniye iletirler dediklerinin ma'nâsı odur ki, ruhu, misâli bir sûret ile musavver ederler. Ya'nî. Onda nitelik ve nicelik olarak bir sûret peyda olur. Sonra cismâniyi de ruhânî ederler. Burada cisimden murad, kabirde bulunmakta olan değildir. Zirâ mücerred ruh onu tamamen bırakmıştır. Belki murad odur ki, uçan ruha bu kesîf [yoğun] cisimin taalluku bakımından mecâzi olarak derler. Ve bu kesîf cisimden ayrıldıktan sonra inkıta' hevâsında [kesilme zamanında] ona gayet latîf bir başkalık taalluk eder. Bu taalluk itibarı ile ona rûhânî derler.
Bu sözün tevilinden biri de şudur ki, bu âlem cismânî sıfatlar içinde, gizli ve saklı rûhânî sıfatlar taşımaktadır. Görünen cismânî sıfatlardır. Böylece her bir insanda dünyâ âleminde insanî sıfatlar görünmekte, ama yine dünyadakilerden hayvânî ve şehevî sıfatlar görünmemektedir. Dediklerine göre, mâdem ki, öbür dünyada bütün ma'nâlar şekil alacaktır, o hâlde hayvanî ve yırtıcılık sıfatı gibi bir sıfat kendisinde gizli olan kişi, öbür dünyada o hayvan sûretinde görünecektir. Bundan da lâzım gelir ki, rûhânî olan o ma'nevî gizli sıfat, cismânî olacak ve bu âlemde insandan görünen cismânî sıfatlar, orada ruhanî olacak, ya'nî gizli ve görünmez hâl alacak. Bu iki ma'nâ seâdet ehline göre azab vermek olmaz.
(Reşahât)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder