*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
*Resûlullah* sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, âhir ömürlerinde, Cennete teşrîf etmeden önce, bir *Ordu* hâzırladı. Hem de rumlarla harb etmek için.
Rum imparatorluğu, o zamanın en büyük devletiydi. O ordunun başına, kölesinin, yâni hizmetçisinin oğlu olan hazret-i *Üsâme’yi* kumandan yapdı.
Resûlullah efendimizin hizmetçisi, *Zeyd*. Zeyd’in oğlu, *Üsâme*. Onu kumândan yapdı. Peki, o kumândanın emrinde kimler vardı? Hazret-i *Ebû Bekr* vardı, hazret-i *Ömer* vardı. *Aşere-i mübeşşere* vardı.
Onun emrinde sefere gitdiler. Ama Resûlullahın vefâtından sonra, müslümânların başına kim geçdi? *Hazret-i Ebû Bekri* geçirdiler. Geçdi değil, geçirdiler.
Bütün eshâb-ı kirâm, severek ve istiyerek Onu *Halîfe* seçdiler. Ona *Bîat* etdiler ve emrine girdiler. Biz de, bize verilen vazîfeyi yapacağız kardeşim.
*Emîr* yaparlarsa, emîrlik yapacağız. *Nefer* yaparlarsa, neferlik yapacağız. Bu hizmetlerde nefer olmak da büyük *Şeref’dir* efendim.
*Emîr’e* itâat edene, yüz şehîd sevâbı var kardeşim. *Emîr’in* hatâsı, kusûru olabilir. İçinizde, *Emîr*’den daha iyisi de olabilir. Yâni, siz öyle bilirsiniz.
Fakat onu seçen, sizin bilmediklerinizi bilir. Benim, Bursa’da vekîlim *Sâim bey*’dir. Ona itâat, bana itâatdır. Ona itaatsizlik, bana itâatsizlikdir.
Size son olarak söylüyorum, Emîr’in sözü dinlenince, *Vâcib* sevâbı kazanılır kardeşim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder