Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*

Bir gün kâfirler, *Bilâl-i Habeşî* hazretlerini, çırılçıplak, yalnız don ile, kızgın kumların üstüne yatırmışlar. Karnına da gaz tenekesi gibi kocaman bir *Taş* koymuşlar. 

Ayaklarına da kalın bir *İp* bağlamışlar. Çocuklar, Onu araba gibi çekiyorlar. Sivri ve keskin kumlar, çıplak vücûdunu bıçak gibi kesiyor. Onlar öyle çekerken, o da hep; *Ehad! Ehad!* dermiş. 

Yâni, *Allah bir! Allah bir!* dermiş. O sırada oradan Peygamber Efendimiz geçiyor. Bilâl-i Habeşî hazretlerinin vücûdu kanlar içinde, kumlar kesmiş her tarafını. 

O hâlde görünce Peygamber aleyhisselâmın yüreği sızlıyor ve yanına gidip; *Yâ Bilâl sabret, Allah demen, seni kurtarır*, diyor ve mescide gidiyor, ama kan ağlıyor içerisi. 

Biraz sonra oradan *Hazret-i Ebû Bekr* geçiyor. Onu böyle kanlar içinde, çocukların çekdiğini görünce çok üzülüyor. Hemen *Bilâl-i Habeşî* hazretlerinin kâfir olan efendisine gidiyor. 

Ve ona; Yâhu sen ne *aptal* adamsın. Bu köleni çıplak vaziyetde, şu sıcak kumların üstünde süründürüp niçin böyle eziyet çekdiriyorsun? 

Hem bu gidişle yarın, öbür gün, *ölür* bu adam. O ölünce, senin eline ne geçecek, *hiç!* İyisi mi, sen şimdi bunu bana sat, hem *para* da kazanırsın, diyor. 

Ama adam kabûl etmiyor. Isrâr edince de, normal köle fiyatının *On* mislini istiyor. Hazret-i Ebû Bekr; *Tamam, kabûl ediyorum*, deyip, istediği sayıda altınları getirtiyor evden. 

Zîra kendisi *çok zengin* bir tüccar idi. Altınları verip *Bilâl-i Habeşîyi* alıyor, doğru evine götürüyor. Hamamda yıkatıyor. Bir de yeni çamaşır, yeni elbise giydirip, *serbest* bırakıyor. 

*Bilâl-i Habeşî* de sevinç içinde doğru Mescid-i Nebevî’ye gidiyor. Peygamber Efendimiz, üzüntülü otururken bir de bakıyor ki, karşıdan *Bilâl* geliyor, tertemiz ve *neşeli*. 

Çok sevinip; *Ne oldu yâ Bilâl, anlat!* diyor. O da olanları anlatıyor. Yâ Resûlallah, oradan hazret-i Ebû Bekr geçerken beni öyle gördü, acıyıp satın aldı ve âzâd etdi diyor. 

Peygamber Efendimiz çok sevinip; *Ebû Bekr atîkun minen nâr!* buyuruyor. Yâni Ebû Bekir, Cehennemden âzâd olmuştur. Onun için hazret-i Ebû Bekr’in bir ismi de *Atîk*’dir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder