Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*

*(Edeb)*, haddini bilmekdir. Benim sınırım ne? İşyerinde, evde, cemiyetde, her yerde herkesin bir *(sınırı)* vardır kardeşim. O sınıra riâyet edilse, dünyâ *(Cennet)* olur. 

Dikkat edin, bütün *(üzüntü)* ler, bütün *(kavga)* lar, hep sınır tecâvüzünden oluyor. Evin hanımı, kendi sınırını bilirse, erkek de kendi sınırını aşmazsa, o ev *(Cennet)* olur. 

Peki efendim bu sınır nedir? İşte bu, *(ilim)* dir, yâni öğrenecek. İşte *(İlmihâl)*, açsın okusun. Bunu öğrenmiyen, sınır tanımaz ve olanlar olur.

*(İlim)* çok mühim, ama önce *(îmân)*. Velhâsıl *(îmân)* da, *(ibâdet)* ler de, ilme bağlı. İlim nedir? İlim, *(kitap okumak)* dır. 

Her zaman söylüyorum, hattâ vasiyyetime yazdım. Arkadaşlar, her gün hiç olmazsa *(bir iki)* sayfa kitap okusunlar diye. 

Biz, *(Tam İlmihâli)*, rafda dursun diye yazmadık kardeşim, önce biz okuyacağız, *(bilmeden)* müslümânlık olmaz.

Efendi hazretleri, *(Ben zâyi oldum)* buyurdu. Bu cümleyi kullandılar kardeşim. Ben zâyi oldum. Efendi hazretlerinin bu sözü, *(gayretullah)* a dokundu. 

Yâni Allahü teâlâ, *(Ey kulum, ben seni hiç zâyi eder miyim)* buyurdu. Ve işte bütün bu *(âbiler)*, bütün bu *(hizmetler)* meydana geldi. 

Bütün dünyaya, milyonlarca kitâbın dağılması, hep Efendi hazretlerinin; *(Ben zâyi oldum)* hicrânı ile neşet etdi kardeşim. 

Bütün bu *(hizmet)* ler, hep Onun *(bereketi)*, Onun *(himmeti)*. Allahü teâlâ, Onu zâyi etmedi.  

***************

*İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât da buyuruyor ki:*

Kıyâmette, bütün mahlûklar, *(yok)* olup, sonra tekrar yaratılacak, herkes *(mezar)* dan kalkacaktır. 

Allahü teâlâ *(çürümüş)* ve *(toz)* olmuş kemikleri yine diriltecektir. 

O gün, *(terâzî)* kurulacak, herkesin *(hesap)* defterleri uçarak, iyilere *(sağ)* taraflarından, fenâlara *(sol)* taraflarından gelecektir. 

Cehennem üzerindeki *(sırât köprüsü)* nden geçilecek, iyiler geçip *(Cennet)* e gidecek, Cehennemlikler, *(Cehennem)* e düşecektir. 

Bu bildirdiklerimiz, olmıyacak şeyler değildir. *(Muhbir-i sâdık)* haber verdiğinden, hemen kabûl etmek, *(inanmak)* lâzımdır. Hayâle kapılarak şüpheye düşmemelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder