*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Bizim, kendi *Ağzımız* la, kendimiz için yapdığımız *Duâ*, zor kabûl olur. Neden? Çünkü bu ağızla biz *Günah* işlemişizdir. Ama bir başkasının *Ağzı*, bizim adımıza günâh işlemez.
O zaman onun *Duâsı*, bizim için günahsız *Ağızla* yapılmışdır ve çok *Makbûl* dür Çünkü o, günâh işlese de, kendisi için işler. Bizim adımıza günah işliyemez.
Onun için *Duâ almak* mühim. Günâhsız bir ağızdan duâ alıyorsunuz. Çünkü onun ağzı, bizim için *Temiz* dir, *Günahsız* dır.
********
Allahü teâlâ, mü’mini, *Namaz kılmak* için yaratdı kardeşim. Namaz kılana, *Mü’min* denir. Kılmıyan, *Şüpheli* dir. Dîn-i islâm, namâzın içinde mündemicdir.
*Namaz*, çok şereflidir, çok kıymetlidir. Niçin? İçinde *Kur’ân-ı kerîm* olduğu için, Kur’ân-ı kerîm okunduğu için.
Çünkü *Kur’ân-ı kerîm* Allahü teâlâdan sonra, makâmı, mevkîi, derecesi, en *Yüksek* olandır. Peygamberlerden de yüksekdir. Bizim Peygamberimizden de yüksekdir.
*Allah kelâmı* çünkü. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: *Bu Kur’ânı, ben dağa indirseydim, dağ su gibi erir ve akardı*.
********
Eğer *Enver Âbi* nin kalbinde bir milim *Menfaat* düşüncesi olsaydı, hiçbir arkadaş onu sevmezdi.
Efendim, bu kadar *Kitap* basılıyor, satılıyor, çoğu da *Parasız* dağıtılıyor. bütün bu hizmetlerden dolayı bizim eve *On Para* girmez.
*Hayrihî ve şerrihî minallahi teâlâ*. Îmânın şartıdır bu. Onun için sebeplere yapışacağız kardeşim. Yalnız sebeplere yapışırken de *Akıllı* hareket edeceğiz.
Çünkü *Neyin* sebebine yapışırsak, onun *Netîcesi* ne katlanmak zorundayız. Çünkü Allahü teâlâ öyle dilemiş ezelde. Allahü teâlâ, kullarını *Başıboş* bırakmamış.
*Kur’ân-ı kerîm* de, Eûzü billâhi mineş şeytânir-racîm Bismillâhir rahmânir rahîm *Ve şâvirhüm fil emr ve izâ azemte fe tevekkel alallah*, buyuruluyor.
Yâni *Ey habîbim! Sen bir sebebe yapışmadan evvel istişâre et, danış!* Hem de Peygamber aleyhisselâma buyuruyor cenâb-ı Hak.
*İstişâre et, eshâbına danış. Ondan sonra sebebe yapış ki, yanlış iş yapmıyasın* buyuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder