*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Bir *İdris* hoca vardı Efendi hazretlerinin zamânında. Sultânahmet Câminin baş imâmı idi. Bir gün *Efendi* hazretlerine gitdim. Beni görünce; *Hilmi, ne oldu biliyor musun?* buyurdular.
Bilmiyorum efendim, dedim. Merak etdim, *Acabâ ne oldu?* diye. Buyurdular ki:
İdris hoca, bu gün, *İki kızını* Sultânahmet câmiinde, o kadar cemâatin önünde, *Hatim* cemiyetine çıkarmış. O iki kız, câmide *Hatim duâsı* yapmışlar.
*14-15* yaşlarında iki kızına, erkeklerin önünde hatim duâsı yapdırmış. Eğer o kızları, *Çırılçıplak* soyup, *Beyoğlu* nda yürütseydi, bu kadar günâha girmezdi.
Çünkü bu günâh, *İbâdet* diye yapılıyor, *Din* adına yapılıyor ki, *Küfr’e* kadar gider. Günah günahdır, ama *İbâdet* diye işlenirse, *Sevap* diye yapılırsa, felâketdir.
Din adamlarının işlediği günah, Beyoğlunda işlenen günahdan *Bin kat* daha büyükdür kardeşim. Çünkü *Emsâl* teşkîl eder, böyle yapmanın *Câiz* olacağına *Fetvâ* vermiş gibi olur, Allah korusun.
********
Bir hizmet ne kadar *Kıymetli* ise, onu yaparken o kadar çok *Sıkıntılar* olur efendim. Yâni bir hizmetde hiç sıkıntı yoksa, o iş, gerçek hizmet değildir.
Veyâhut cenâb-ı Hakkın *Rızâsı* na uygun değildir. Çünkü cenâb-ı Hakkın rızâsına uygun olan bir hizmetde mutlaka *Çile* olur, *Sıkıntı* olur, *Üzüntü* olur.
Bu böyledir. *Hayrlı* bir hizmetde mutlaka *Sıkıntı* olur. Çünkü bu, bir *Sünnet* dir. Peygamberimiz aleyhisselâm ne buyuruyor?
*Benim çekdiğim sıkıntıyı, ne benden evvelkiler, ne de benden sonrakilerin hiçbiri çekmemişdir*, buyuruyor.
Hâlbuki *Efendimiz* aleyhisselâm, Allahın *Habîbi* dir, *Sevgilisi* dir. Bütün Peygamberler Onunla *İftihâr* etmişlerdir.
Efendimiz aleyhisselâm; *Ben de İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe ile iftihâr ederim*, buyuruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder