Vaktiyle, eski bir kavimde Cüreyc isminde bir âbid vardı. Gece gündüz ibâdet ile meşgul olurdu. Bu âbidin yaşlı annesi birgün seslendi:
- Oğlum, gel de şu işimi görüver!
Bu esnada oğlu nâfile ibâdetle meşguldü ve gelmedi. Annesi, çok üzülüp şöyle bedduâ etti:
- Kötü kadınların iftirasına uğra!
Onlara komşu kötü bir kadın vardı. Bu kadın, birgün çobanından gayrimeşru şekilde hâmile kaldı. Zamanın hükümdarı, konunun araştırılmasını emretti. Kadın cezalandırılacağından korkup, suçu komşusu âbidin üzerine attı.
Hükümdar, âbidi çağırtıp dedi ki:
- Ey Cüreyc! Bir yandan ibâdet ile meşgul olup, âbidlik taslıyor, diğer taraftan da zina gibi büyük bir günahı işliyorsun.
- Ben böyle hiçbir şey yapmadım. Bana bu iftirayı yapan kimdir acaba?
- Komşun olan filan kadın seni şikâyet etti.
Bunun üzerine, genç, hatasını anladı. Demek ki, annesinin bedduâsı tutmuştu. Hükümdardan bir müddet izin alıp annesine gidip yalvardı:
- Anneciğim, bana; “Kötü kadınların iftirasına uğra!” diye bedduâ etmiştin ya, Cenâb-ı Hak, bedduânı kabul etti. Falan kadın bana iftira etti. Hükümdar beni cezalandıracak. Ne olur beni affet de iftiradan kurtulayım. Bir daha hizmette kusur etmeyeceğim.
Annesi, oğlunun perişan hâlini görünce, dayanamayıp şöyle duâ etti:
- Yâ Rabbî! Eğer oğluma ettiğim bedduâ kabul olmuş ise, onu üzerinden kaldır!
Annesinin duâsını alan genç, hükümdarın huzuruna çıkıp dedi ki:
- Bana iftira eden kadının tekrar ifadesinin alınmasını istiyorum.
Kadının tekrar ifadesine başvurulduğunda, bu defa da dedi ki:
- Ben iftira ettim. Bu komşumun suçu yok.
Âbid böylece serbest bırakıldı.
* * *
Peygamber efendimiz, bir defasında Eshâbı ile sohbet ederken bu hâdise ile ilgili olarak buyurdu ki:
“Eğer Cüreyc fıkıh bilgisine sâhip bulunsaydı, anasına hizmet etmenin, Rabbine nâfile ibâdet etmekten daha üstün olduğunu bilirdi.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder