Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Peygamber aleyhisselâma sormuşlar, *İnsanların en kıymetlisi kimdir?* diye. İki kelimeyle cevap vermiş Peygamber aleyhisselâm. Buyurmuş ki: 


*Men teallemel ilme ve allemehû*. Yâni, ilim öğrenen ve öğrendiğini de öğretendir, buyurmuş. Yalnız öğrenmekle olmuyor. Öğrendiğini de öğretecek. Asıl lâzım olan bu. 


Elhamdülillah, biz öğretiyoruz. Birine bir *Kitap* vermek demek, *Öğretmek* demekdir işte. Peygamber Efendimizin müjdesi bu. 


Öğrenecek, öğretecek ve yayacak. Nasıl yayacak bu zamanda? *Kitap* vermekle. Ne mutlu ilim öğrenene ve Allahın kullarına yayana. 


Allaha yaklaşmak demek, Allahın *Sevgisi* ne, *Rızâsı* na kavuşmak demekdir, bunu öğrenin kardeşim. Çoğu âlimler bile bunu anlıyamamış.


Allahı, bir mekânda oturuyor zannedip, yanına gitmek sanmışlar. *İbni Teymiyye* de o kadar büyük âlimken, bunu anlıyamamış. 


Büyükler buyuruyorlar ki: *Lisân-ı hâl, lisân-ı kâlden entakdır*. Yâni hâli ile, tavrı ile, yaşayışı ile anlatılan, ağız ile, söz ile anlatılandan daha *Te’sîrli* dir. *Lisân-ı hâl* derler ona. 

********

Cenâb-ı Hakkın lütfu, *Efendi* hazretlerinin himmetleri ile, bu *Sarıyer*’deki şu evde oturmak bize nasîb oldu elhamdülillah. Kırk sene önce, *Efendi* hazretleriyle şu karşıdaki deniz kenarında berâber otururduk.


O zaman, yâni *Kırk sene* önce, görmüşlerdir, bizim şimdi, şu anda burada oturacağımızı. Ruhlar için zaman yok çünkü. *Zaman*, bu dünyâda var. *Rûh* âlemi nde zaman yokdur. 


Peygamber Efendimiz, *Mîrac* gecesinde *Hazret-i Osmân* ın radıyallahü anh koşa koşa Cennete girdiğini gördü. Hâlbuki hazret-i Osmân, kaç bin sene sonra *Cennete* gidecek. 


Ama Peygamber Efendimiz, *Mîrac* da gördü Onu. Onlar için zaman yok. Onun için efendim, Onlar tâ o zaman, kırk sene önce, görmüşlerdir bizim şimdi burada, bu *Balkon* da oturduğumuzu. 

********

İşin esâsı, *Sevgi* dir, *Muhabbet* dir kardeşim. Peygamber Efendimiz; *Kişi kimi severse, onunla berâber haşrolunur*, buyuruyor. 


*Abdülhakîm Efendi* hazretlerinin yanında dünyâyı unuturdum, yanından ayrılamazdım. Sohbetinden çıkınca, dışarıda dünyâyı yeniden görüyor gibi olurdum. 


*Ne tatlı günlerdi yâ Rabbî!* Allah, onların sevgisinden ayırmasın bizleri. Zâten onlar, bir insanı severse, o da o zâtı severmiş. *Büyükler* öyle buyuruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder