Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*Kuleli* Askerî Lisesinde öğretmendim. Talebeye kimyâ dersi veriyordum. Çocuklar alışmışlar, parmak kaldırır, *Dînî suâl* sorarlardı. Çocuğun biri parmak kaldırdı. *Ne var yavrum?* dedim. 


Efendim, bir şey sorabilir miyim? dedi. Terbiyeli çocukdu. *Sor yavrum!* dedim. Efendim, güzele bakmak sevapmış, öyle mi? dedi. *Evet oğlum, doğrudur*, dedim ve şöyle îzah ettim:


*Güzel* ne demek, önce onu anlamak lâzım. İnsanda bir *Nefs* vardır, bir de *Kalp*. Nefse güzel gelen şeyler, *Harâm* ve *Günâh* lardır. 


Allahü teâlânın sevmediği şeyler nefse *Güzel* görünür. Allahü teâlânın sevdiği şeyler, kalbe *Güzel* görünür. 


İşte güzele bakmak, yâni kalbe güzel görünen şeylere bakmak, *Sevap* dır. Çünkü Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir onlar. 


Ama şimdi, her taraf kararmış, kimsenin *Kalp* den haberi yok. Herkes, *Nefsi* nin esîri olmuş. Güzele bakmak sevapdır. Ama güzel ne demek? 


*Güzel* deyince, nefse güzel gelen şeyler hâtıra geliyor. Hâlbuki onlar, Allahü teâlânın sevmediği şeylerdir. Bunlara bakmak hiç sevap olur mu? Nefse güzel gelen şeylere bakılmaz. 


Böyle dedim efendim. Tabii bunları öğrenmek için de *Kitap* okuyacağız. Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyacağız. İşte *Bizim kitaplar*. Hepsi, Ehli sünnet âlimlerinin kitaplarından alınmıştır.   


Biz de okuyacağız. *Enver âbi* Yalovaya gitmişdi. Orada kalıyorlardı. Oradan bana telefon oçdı, konuşduk. *Ne yapıyorsunuz?* diye sordum. O da, *Kitap okuyoruz* dedi. 


*Hangi kitâbı?* dedim. *Namaz kitâbını okuyoruz*, dedi. Çok sevindim efendim. Kitaplarımızın okunduğunu öğrenince seviniyorum, okunmadığını öğrenince de üzülüyorum kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder