Yûsuf Ziyâ Bey yakınlarından birine şöyle anlatmıştı: “Rüyâda Abdülhakîm Efendinin elinin ayasını öpmüştüm. Ertesi günü, Eyüpsultan’daki evine giderek, rüyâmı anlatmak istedim. Her zaman olduğu gibi eline öpmek için eğildiğimde, mübârek elini, ayası yukarı doğru olarak uzattı ve “Akşam rüyânda öptüğün gibi öp!” dedi ve iltifât buyurdu.”
Son derece cömert olan Yûsuf Ziyâ Bey, hocaları Seyyid Abdülhakîm Arvâsî’nin “Yâ Rabbî! Bu Ziyâ kuluna her türlü nîmetlerini ihsân eyle!” duâsına mazhar olmuştur.
Yûsuf Ziyâ Bey, Vefâ’daki Karamürsel Kumaş Fabrikasının uzun zaman müdürlüğünü yaptı. İdâreciliği, meslekteki bilgisi örnekti. Çalıştırdığı yüzlerce Müslüman fakirin sığınağıydı. Cömertliği ve merhâmeti herkes tarafından takdir edilirdi. İşçilerin her şeyiyle ilgilenir, onlara müşfik bir baba gibi davranırdı. Tekstil Sanâyiinde çalışmaları, gayretleri devlet adamlarınca da beğenilir, takdir edilirdi.
Kendisini ziyârete gelen temiz gençlerden biri ne kıyâmetle alâkalı bir suâline verdikleri cevapta; “Bir insanın ömrü boyunca söylediği her sözün, yaptığı her işin, her hareketin hesâbının yapıldığı o günde, ebedî azaptan kurtulabilenlere imrenilerek, büyük kahraman, diye bakılacaktır.” dedi.
Peygamber efendimizin torunları olan Seyyidleri çok sever, hürmet gösterirdi. Bunlardan biri de Seyyid Fehim’in (kuddise sirruh) torunlarından Seyyid Tâhâ idi. Seyyid Tâhâ, Van’dan her gelişinde, muhakkak Yûsuf Ziyâ Beyi ziyâret ederlerdi. Böyle ziyâretlerden birinde, berâberce son devrin hattatlarından Safi Beye gittiler. Hasta olan Safi Bey gelen misâfirlerden şöyle bir ricâda bulundu. “Seyyid Fehîm Efendinin kabrinde gül vardır. Ondan mektupla birkaç yaprak gönderin. Ziyâ Beye gözlerime, ağzıma kalbime koymalarını vasiyet edeceğim. İnşallah yetiştirirsiniz.” Aradan zaman geçti. Bir ziyâretlerinde açılmış gülü gören Seyyid Tâhâ ricâyı hemen hatırladı. Gül yapraklarını koparıp mektupla gönderdi. Ziyâ Bey mektubu aldığında açmadan telefondan Hattat Safi Beyin vefât haberini aldı. Mektubu açtığında Safi Beyin vasiyet ettiği gül yapraklarını gördü. Cenâzeye gidip arzularını yerine getirdi.
(Yegâne evladı Sîret Nefise hanım, tam bir Osmanlı hanımefendisi olup iffet ve asalet timsaliydi.. 1940 senesinde Hüseyin Hilmi Işık ile evlenmiştir. 28 Şubat 2009 tarihinde vefat etmiş ve Eyüpsultan’da zevcinin yanına defnedilmiştir.)
Yûsuf Ziyâ Akışık 1958’de İstanbul Fâtih’te vefât etti. Kabirleri Edirnekapı Kabristanındadır.
Fotoğraf: Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri, Necip Fazıl ve Yusuf Ziya Bey (sağ başta ayakta)
Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi, Cild-20, Sh.280
Allahü Teala rahmet eylesin, mekanı Cennet bahçesi derecesi âli olsun inşaallah. Amin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder