Yâdigâr mektûblar 66. mektûb

 Ve aleyküm selâm kıymetli kardeşim [Ali İhsan Göksaltık]

Mektûbunuzu okumak değil, o mübârek yazılarınızı görmek bile insana ferâhlık veriyor. Yüzlerce imtihân kağıdları arasında sizlerin mektûbu, karanlık gecedeki parlak yıldızlar gibi câzib ve zevkli oluyor. Binlerle kişi bir diri insanı bağıra çağıra mezara gömerken, birkaç dânecik akıllı ve vicdanlı kimse bu hâli görüp bu zulme, alçak harekete figân etmiş gibi, bugünki şümullü zulm zulmetini, nuru, hakîkati ve ma'rifeti görmemek isteyenleri görüp his eden akıl ve vicdan sâhibleri de pek az ve hattâ yok gibidir. Zulm, irtidâd sel gibi akıyor ve her şeyi önüne almış sürüklüyor. Pek nâdir bahtiyârlar bu girdabdan, felâketden kurtulmakdadır.

Bu sene Ramezân-ı şerîfi [Erzincan'da] yalnız, mahzûn ve garîb olarak karşılıyorum. Cenâb-ı Hak hepimizi hakîkî garîbler hakkındaki müjdelere kavuşdursun. Şu anda rûhum sâkin, râkid [durgun] deryâ gibi hareketsiz, ıssız, sessiz bir haldeyim. Cenâb-ı Hak kendi muhabbeti ve sevdiklerinin aşkı ve sevgisi ile kalbimizi harekete getirsin.

1- Sabah nemâzı kılarken güneş doğarsa nemâz kabûl olmaz. Cemâ'ate yetişmiş olmaz. Bir saat sonra iâde edilir.

2- Sabah nemâzının farzından sonra kazâ nemâzından başka nemâz kılmak câiz değildir. Mekrûhdur. Bunun için sünnet kılınmaz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder