Hanımını sev

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*Hazret-i Ömer* zamânında bir müslümân, hanımıyla geçinemezmiş kardeşim. Bir gün yine onunla tartışdıkdan sonra, hışımla evden çıkıp, hanımını şikâyet etmek üzere halîfe hazret-i Ömere gitmiş. 


Tam kapısını çalacakmış ki, içeriden avaz avaz bağıran bir *Kadın sesi* duymuş. Meğer hazret-i Ömerin hanımıymış o bağıran. *Allah Allah!* demiş kendi kendine. 


Ben ne için geldim, ne ile karşılaşdım. Tam kapıdan dönüyormuş ki, hazret-i Ömer görüp çağırmış o adamı ve niçin geldiğini sormuş. 


O, söylemek istememiş tabii. Ama Halîfe ısrâr edince söylemiş mecbûren. Hazret-i Ömer, o kimseye nasîhat etmiş. Demiş ki: 


Zevcemin, benim üzerimde çok hakkı var. Öyle ki, onun bana hizmetlerini saymakla bitiremem. Onun için bu gibi durumlarda susar, cevap vermem. 


Hem sonra namazını kılan ve nâmûsunu koruyan bir hanım, *Sâliha* hanımdır. İnsan hanımını severse, onun her hâlini *Güzel* görür. Çirkinliklerini görmez. 


Hattâ hoş olmıyan hâllerinden bile *hoşlanır*. Ayrıca ben, hanımımı çok seviyorum. Sen de öyle ol. Hanımını se-versen, râhat edersin. Böyle nasîhat etmiş efendim.


Hazret-i Ömerin bu sözleri adama te’sîr etmiş olacak ki, hanımıyla artık hiç *Kavga* etmemiş. Hattâ onu sevmiş ve *Gül* gibi geçinip gitmişler. 


Yâ kardeşim, hazret-i Ömerin buyurduğu gibi, insan her şeye rağmen hanımını sevmeli. Evliliğin temeli, karşılıklı *Sevgi*’dir. Eğer bu sevgi varsa, o ev *Cennet* olur. Sevgi yoksa, *Cehenneme* döner. 


İnsan hanımını severse, onun her hâlini *Güzel* görür. Çirkinliklerini görmez. Nitekim büyükler; *Haselel ülfet, batalel külfet!* buyurmuşlar. 


Ne demek bu? Yâni *Ülfet* hâsıl olursa, *Külfet* bâtıl olur. Ülfet, muhabbet demekdir. Külfet de, hoşa gitmiyen hâllerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder