Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Mü’minin sîmâsı *(Şifâ)* dır, kelâmı *(Devâ)* dır, artığı *(İlâç)* dır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki:
Bir *(Kelime-i tevhîdi)*, terâzinin bir kefesine koysalar, yedi kat gökler dolusu *(Günâhı)* da öbür kefeye koysalar, birinci kefe *(Ağır)* gelir.
Bir hadîs-i kudsî var. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: *(Lâ ilâhe illallah hısnî, men kâlehâ dehale hısnî, femen dehale hısnî, emine min azâbî)* Ne demek bu?
Lâ ilâhe illallah, benim *(Kal’am)* dır. Kim bunu söylerse, benim *(Kal’ama)* girer. Benim kal’ama giren de azâbımdan *(Emîn)* olur.
Bu *(Kelime-i tevhidi)* söylemek kolay değil kardeşim. Bunu söyletmek için milyonlarca müslümân *(Şehit)* düşdü.
Bunu söylememek için, milyonlarca *(Kâfir)* ölüp, Cehenneme gitdi. *(Haçlı)* seferleri, hep bu yüzden oldu.
● ● ●
Hazret-i Ebû Bekr radıyallahü anh, Peygamberlerden sonra, insanların *(İkinci)* si oldu. Bütün müslümânların kazandığı *(Sevap)* ların bir misli, *(Hocası)* na gider.
Sonra, hocasının *(Hocası)* na, sonra onun *(Hocası)* na, en son Ebû Bekr-i Sıddîkda toplanır. Ve onda toplanan bu sevapların bir *(Misli)* de Peygamber aleyhisselâma gider.
Böylece her *(An)*, her *(Sâniye)*, Sevgili Peygamberimizin derecesi kat kat yükselir. Nereye kadar? *(Sonsuza)* kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder