Hindistana 18 sefer yapan ömrü brehmen, rafizi, ve batinilerle mücadele ile geçti. Milyonlarca hindlinin müslüman olmasına vesile oldu.
Sultan Mahmûd Gaznevî, gittiği yerlerde Allahü teâlânın dostlarını arar bulur; ziyaret ve hizmet etmekle şereflenirdi. Bir sefer esnasında Harkân şehri civarına varmıştı. Zamanın büyük evliyasından Ebü’l-Hasen-i Harkânî (rahmetullahi aleyh) de talihlerine feyzler saçıyordu. Onu tanımayan Gazneli Mahmûd, adam gönderip huzuruna davet edince, Ebü’l-Hasen-i Harkânî, elçiye özür beyân edip sultanın huzuruna gitmek istemedi. Durum sultana arz edildi. Afganistan ve Hindistan pâdişâhı Gazneli Mahmûd; “Haydi kalkın! Zira bu zât, bizim tanıdığımız kimselerden değildir. Ona biz gidelim” dedi. Sonra kendi elbisesini Kadı Iyâd’a giydirdi. Kendisi de silahdâr kıyafeti ile Kadı Iyâd’ın yanında yer aldı. Ebü’l-Hasen-i Harkânî, huzuruna değişik kıyafetle giren Sultan Mahmûd’u tanıdı. Hiç iltifat etmedi, hocası Bâyezîd-i Bistâmî ile ilgili sorduğu suâli cevaplandırdı. İsteği üzere ona dua etti. “Akıbetin Mahmûd (makbul) olsun” buyurdu. Sultanın verdiği bir kese altını kabul etmedi. Hırkasını teberrüken hediye etti. Ayrılırken ayağa kalktı. “Geldiğim zaman iltifat etmemiştin, giderken niçin ayağa kalkıyorsun?” diyen Sultan’a; “önce padişahlık gururu ile imtihan için geldin, şimdi ise inkısar ve dervişlik haliyle gidiyorsun. Dervişlik güneşinin ışıkları üzerinde parlamaya başladı. Pâdişâh olduğun için kalkmadım. Derviş olduğun için kalkıyorum” dedi. Bu hâdiseden sonra Sultan Mahmûd’un gönlü Ebü’l-Hasen-i Harkânî’nin muhabbeti ile doldu. Bir savaşta düşman ordusunun çokluğu kalbine korku verdi. Atından inip, o mübarek zâtın verdiği hırkayı yanına alarak bir köşeye çekildi. Hırkayı eline alıp alnını toprağa sürdü; “Yâ Rabbî! Bu hırkanın sahibi yüzü-suyu hürmetine şu kâfirlere karşı zafer ihsan eylersen; alacağım ganîmetlerin hepsini dervişlere vereceğim” diye dua edip dilekte bulundu. Savaş sonunda zafere ulaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder