*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Dînimiz emrediyor. Zevcelerinizin kıymetini biliniz! diyor. Hattâ, *Sofrada zevcesinin ağzına bir lokma ekmek koymak, ibâdetdir*, diyor Peygamber Efendimiz.
Onlar *Vedîat*’ullahdır, yâni Allahü teâlânın bizlere *Emânet*’idir kardeşim. *Namâz*’ını kılan ve *Tesettür* eden bir hanım, dünyânın en büyük *Ni’met*’idir, hattâ *Cennet* ni’metidir.
Çünkü o, *Hayât*’ını bize *Vakf*’etmiş, bizden başka her *Şey*’den ümîdini kesmiş, biz neş’eliysek, o da *Neş*’elidir. Biz üzüntülüysek, o da *Üzüntü*’lüdür.
Böyle bir müslümânın *Kalb*’ini incitmek, Beytullahı *Yıkmak*’dan daha büyük *Günâh*’dır. Yâa, öyle büyük günâhdır kardeşim.
Çünkü o, her şeyden *Ümit*’sizdir. Onun, bir tek *Ümîd*’i, Allahdan sonra *Zevc*’idir. Onun için onlara *Sert* söylemiyelim, onların *Kusur*’larını affedelim.
Onları tatlılıkla *Islâh* edelim. Kusurlu sözlerine de *Sabr*’edelim. Sabredenin gideceği yer, *Cennet*’dir.
● ● ●
İmâm-ı Rabbânî hazretleri ne buyuruyor? *Mektûbât*’da yazılı. *Teşebbüs-ül esbâb, min sünen-il mürselîn*, buyuruyor. Ne demek bu? Yâni *Sebep*’lere yapışmak, Peygamberlerin *Yolu*’dur.
Peygamberin *Yolu*’nda gitmek istiyen, *Sebep*’lere yapışır. Şifâ için de, *Doktor*’lar sebepdir. Kâfirde *Şifâ* olmaz, ama müslümânlarda *Şifâ* olur.
Peygamber aleyhisselâm; Ey eshâbım, siz Allahü teâlânın *Emir* ve *Yasak*’larının onda dokuzunu *Yapıp*, birini *Yapmaz*’sanız *Helâk* olursunuz.
Âhir zamanda gelecek *Ümmet*’im, emirlerin onda birini yapsa, *Kurtulacak*, buyurdu. Niçin böyle? Çünkü âhir zamanda, *Din* adamları da bozulacak.
*Doğru*’yu söylemiyecekler, *Kendi* kafalarına göre söyliyecekler. Onun için bu *Âhir* zamanda, müslümânın *Îmân*’ını kurtarması çok *Zor* kardeşim.