Yadigâr mektûblar 52.mektûb etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yadigâr mektûblar 52.mektûb etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yâdigâr mektûblar 52.mektûb

 Kuleli'den Edhem Kırçın'a Arabî harflerle yazılmıştır.

23 Cemâzi'l-Âhire Pazar

Ve aleyküm selâm kardeşim Edhem

Cenâb-ı Hak, erhamürrâhimîndir. Rahmet deryâsı nihâyetsizdir. Duâları,tevbeleri kabûl edicidir. Onun habîbi, sevgili Peygamberi sallallahü aleyhi ve sellem buyuruyor ki "Günâh edip de pişman olan, tevbe eden, günâh işlememiş gibidir". Ya'nî günâhı muhakkak afvedilir. Günâhlara tevbe etmeliyiz. Bir daha yapmamağa karar vermeliyiz. Günâhlarımızın afvını ondan beklemeliyiz. 

Yazılarınız çok hoşuma gitdi. Cenâb-ı Hakkın sevdiği şeyleri güzel yapanlara ve mutlu çalışınca zâhir ve bâtın ma'mûr olur. Taklîdden tahkîka kavuşulur, ârızâlardan halâs bulup selâmete varılır. Sualleriniz çok  mufassal cevâb ister, fakat karınca kaderince kısaca arz ediyorum.

1- Müftiyüssekaleyn Ebussu'ûd Efendi (kuddise sirruh), 1264 senesinde basılmış (Kazâ ve Kader) risâlesinde buyuruyor ki: (İlm,ma'lûma tâbi'dir ve haber vak'aya tâbi'dir. Bir ressam bir at resmi yapacağı zemân, zihninde atın sûretini tasavvur eder. Sonra bu tasavvuruna muvâfık olarak resmi yapar. Ressamın zihninde tasarladığı sûret, at o şekilde olduğu içindir, yoksa ressam o şekilde düşündüğü için atlar o şekli almamışdır.

Cenâb-ı Hakkın kâfirlerin ebedî îmân etmeyeceklerini bilmesi ve Kur'ân-ı kerîmde bunu haber vermesi, onları kendi ihtiyârları ile kâfir oldukları ve îmân istemedikleri içindir. Bunların kâfir olması Cenâb-ı Hakkın, bunları kâfir olarak bildiği ve haber verdiği için değildir.

Eğer bunlar, ilm-i ilâhîde ezelî olarak kâfir olacakları bilindiği için cebren ve ilme tâbi' olarak kâfir oluyorlar denirse, Cenâb-ı Hak kendi yapacaklarını ve yaratacaklarını da ezelde biliyordu. O halde kendisi de fâil-i muhtâr olmayıp hâşâ ilmine uygun olarak yaratmağa mecbur olurdu. Cenâb-ı Hak fâil-i muhtâr olduğu gibi insanlarda fâil-i muhtârdır. Cenâb-ı Hak kendi yapacaklarını ezelde biliyordu ve bu bilgisi kendisinin ve kulların irâde sâhibi olmasına mâni' değildir.)

2- [Ecnebilerin kıymet verdiği gecelerde bir tacir] Âdeti olan malı çok getirir satarsa câizdir. O geceye âid husûsî şeyleri getirir satarsa para kazanmak için ise günâhdır. O geceye ta'zîm niyyeti olursa kâfir olur. Müslimâna lâyık olan, âdeti olmayan şeyler fazla getirmemelidir.

3-  Fîsebîlillah [Allah yolunda] harbe gitmek ibâdetdir. Harâm olmayan emirlere itâ'at lâzımdır. Ma'lûmât vermek ise zemânda,mekâna, şartlara göre tehavvül eder ve cevâz ile takvâ farklıdır. 

4- Seâdet-i Ebediyye 215'nci sahîfede bildirildiği gibi uşrda, İmâm-ı A'zâm, nisâb yokdur, buyurdu. İmâm-ı Ebû Yûsüf ile İmâm-ı Muhammed'e göre ise bir sene dayanabilen mahsul mikdârı beş veskden ziyâde olursa uşr lâzım olur. Bir vesk de, 60 sâ'; bir sa', üç buçuk kilodur.

5- [Namazın bozulduğunu] Haber veren kimse âkıl, bâliğ ve sâlih müslimân ise nemâzı iâde etmek lâzımdır.

6- Mudâ'afların her bâbında fiilin sonu sâkin olunca hem nasb, hem cer, hem de ref' okumak câizdir. Ekseriya nasb, ya'nî fetha okunuyor. Maksud'da îzah edilmekdedir.

Cenâb-ı Hak hepimizi afv buyursun, doğru yoldan ayırmasın. Fenâ, zararlı kitâb, söz ve yollardan muhâfaza buyursun.