*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Cömertlik, güzel bir huy. *Mekkî Efendi* de anlatırdı. Derdi ki:
Cömertlik, Cennetde olan bir *Ağaç* dır. Bu ağacın kökü *Cennet* de, dalları ise *Dünyâ* dadır. Bu dallar, cömertleri kendilerine yapıştırır ve *Cennete* çekerler.
Onlar istese de, istemese de, o dallara yapışırlar. Çünkü kendi irâdeleriyle olmaz bu iş. Mıknatısın metali çekdiği gibi çekilirler.
Cimrilik de bir *Ağaç* dır, onun da kökü *Cehennem* de, dalları *Dünyâ* dadır. Bu dallar da, cimrileri kendine yapıştırır ve *Cehenneme* çeker. Yine mınatıs gibi. *Mekkî âbi* böyle anlatırdı efendim.
Ben, *Abdülhakîm Arvâsî* hazretlerinden duyduklarımın, öğrendiklerimin vesîkalarını arıyorum. Bir ömrüm bununla geçdi. Ve şu netîceye vardım ki;
Rastgele çok kitap okuyan sapıtır, yoldan çıkar. Ancak bir *Mürşid-i kâmil* görmüş ve ondan *Hakkı* ve *Bâtılı*, *Doğruyu* ve *Yanlışı*, *İyiyi* ve *Kötüyü* öğrenmişse, onun kitap okuması, ona zarar vermez.
Fakat her kitap, o günün şartlarında, o günün insanlarına, onların ihtiyaçlarına, o insanların suâllerine *Cevap* olarak yazılmışdır.
Bu günün şartlarında, bu günün insanlarına, bu insanların ihtiyaçlarına, bunların suâllerine *Cevâblar* da, kıymetli kaynaklardan seçilmiş, süzülmüş ve bizim kitaplara konmuşdur. Bu, çok mühim kardeşim.
********
*Eyüp* câmiinde, hatip minberde söyledi. Dedi ki: Abdest aldıkdan sonra, iki şehâdet parmağını gözlerine sürüp; *Yâ Rabbî, benim gözlerime hastalık verme, hastalıklardan muhâfaza et!* dersen, gözlerine hastalık gelmez.
O vakit *on* yaşındaydım, yetmiş senedir hep sürerim. Şimdi de abdest alınca parmaklarımı gözlerime sürüyorum ve *Yâ Rabbî, sen benim gözlerimi hastalıkdan muhâfaza et!* diyorum.
Elhamdülillah o kadar çok kitap okuyorum. Gece yarılarına kadar okuyorum, gene gözlerime bir şey olmuyor. Siz de öyle yapın.
Abdest aldıkdan sonra; *Yâ Rabbî, sen benim gözlerime, hastalık varsa şifâ ihsân et, hastalık yoksa, hastalıkdan muhâfaza et!* diyeceksiniz kardeşim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder