Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Şimdi, bu *Büyükler* in sohbeti bulunmayınca ne yapacağız? Onların kitaplarını okuyacağız. *Mektûbâtı* okuyan, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetinde bulunmuş gibi *Feyz* alır kardeşim. 


İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtına yakın, başında hanımı ve oğlu varmış. Çok üzülüp ağlamışlar. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de buyurmuş ki:


*Hiç üzülmeyin, şu anda benim dünyâ bağlılıklarım da var, onun için size fazla yardım edemiyebilirim. Vefât etdikden sonra dünyâ bağlılıklarım biter, size daha fazla feyz veririm*. 


İmâm-ı Rabbânî hazretleri, yine mektûbât’da buyruyor ki: *Küçük cihâddan döndük, büyük cihâda gidiyoruz*. Bu sözünden kastedilen cihâd-ı ekber, *Nefs* ile, yâni *Huy* ve *Ahlâk* ile olan cihâddır. 


Eğer adam *Huysuz* ise, ne yapar eder, ya bir kalb kırar veyâhut da birine kötü bir *Lâf* eder ve hepsi gider. Onun için, Peygamberimizin en büyük mûcizelerinden biri de, *Huy* ve *Ahlâk* ının güzel olmasıydı. 


Bütün huyların en güzeli, dâima *Vasat*, yâni ortada olmakdır. Her şeyin ortasını yakalamakdır. İnsan, ölmek üzere iken, rûh çıkmadan az önce *Huy* çıkar, en sonra da *Rûh* çıkar. 


Huy terbiyesi kadar zor bir şey yokdur. Onun için, Efendimiz aleyhisselâm buyuruyor ki: *Ben size, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim*. 


Yâni, huyunuzu düzeltmek için geldim. Huysuzluk çok kötü şeydir. Şeytan, *Şetâne* kelimesinden geliyor. Şetâne, sapdırmak demek, şeytan ise *Sapdırıcı* demekdir. 


Üç çeşid *Şeytan* vardır. Birincisi, insana bir günâh işletmek için gelir, insan ona aldanmayıp o günâhı yapmazsa, artık onunla uğraşmaz, başkasına gider. 


İkinci şeytan, ısrârla o günâhı yapdırmağa uğraşır. Bir gün yapdıramazsa ertesi gün gene gelir, uğraşır. Çok daha *İnatçı* dır. 


Üçüncü şeytan ise, hem *Öğretir*, hem *Yapdırır*, hem de herkesin içinde insanı *Rezîl* eder. 


Birinci şeytan, *İblîs* dediğimiz şeytandır. İkinci şeytan, insanın *Nefs* idir. Üçüncü şeytan ise, *Kötü arkadaş* dır. Bu, sâdece insan olan arkadaşlar değildir. 


Meselâ açık saçık gazeteler, kötü kitaplar, televizyon, radyo, sonra öğretmenler. Tabii, bunların iyisi *İyi arkadaş* dır, kötüsü de *Kötü arkadaş* dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder