Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Bizim kitaplar, tamâmen *İslâm âlimleri* nin yazılarıdır kardeşim. Bizim ilâvelerimiz varsa, onlar da *Efendi* hazretlerinden duyduğum, öğrendiğim *Bilgiler* dir.


İşte bizim kitaplar, hep o *Büyükler* in yazıları olduğu için, bütün dünyâ hayrân kalıyor. Elhamdülillah. 


Bütün bu hizmetler, hep *Efendi* hazretlerinin bereketi, Onun himmeti ile oluyor kardeşim. Bizimle hiç alâkası yok. *Men hademe hudime*. Hadîs-i şerîfdir bu. 


Mânâsı şöyle: *Men*, bir kimse, *Hademe*, hizmet etdi. Yâni bir kimse hizmet ederse, *Hudime*, hizmet olundu. Yâni ona hizmet olunur. 


Bir kimse, bir müslümâna *Hizmet* ederse, muhakkak Allahü teâlâ da başkalarını ona hizmet etdirir. Onun için müslümânlara hizmet etmeyi *Ganîmet* bilmeli kardeşim. 


Birine bir bardak *Su* vermek yâhut bir *İşini* görmek, çok kıymetlidir. Muhakkak Allahü teâlâ onun mükâfatını dünyâda da, âhiretde de, ona bol bol verir. 


Dünyâda başkalarını, ona hizmet etdirir. Yâni başkaları da onun bir işini görür, bir ihtiyâcını giderir. *Âdet-i ilâhî* böyle. Hadîs-i şerîf bu. Cenâb-ı Hak bu hizmetleri bizlere nasîb ediyor.


Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: *Âhir zamana doğru, öyle bir zaman gelecek ki, dînini, îmânını muhâfaza etmek, avcunda ateşi tutmak gibi olacak*.


Avuçda *Ateş* tutulur mu? Yanar insan. Avuçda ateş tutmak nasılsa; dînini, îmânını muhâfaza etmek de öyle olacak buyuruyor. Fitne, fesat zamânı. Onun için *Duâ* edeceğiz. 


*Allahümme Rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten*. Yâni, Sen bize dünyâda iyilikler ver yâ Rabbî! *Ve fil âhireti haseneten*, âhiretde de iyilikler ver. 


*Ve kınâ azâbennâr*, sen bizi Cehennem ateşinden koru yâ Rabbî! Allahü teâlâ hepimize selâmet versin. Hâlimize şükredelim de, Allahü teâlâ, bu *Ni’meti* elimizden almasın. 


Rabbimize çok şükür, ni’metleri sonsuz. Evvelâ *Hayât* vermiş, sonra *Akıl* vermiş. Akıl vermeseydi hayvan gibi olurduk. Sonra, *Göz* vermiş, *Kulak* vermiş. *His uzuvları* vermiş. 


Eğer his uzuvlarını vermeseydi *Odun* gibi olurduk. İşitmez, görmez, söylemez bir insan! Yâni *Odun*. Eğer şükredilmezse, Allahü teâlâ bu ni’metleri alır kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder