Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Bizim İlmihâl, daha doğrusu *Tam İlmihâl*, bir ömrümü aldı benim. Ama gerçekden de tam bir ilmihâl oldu. 


Onun için, bu *İlmihâl*, kalıcı bir eserdir ve bir *Ayna* dır. Okuyan, onda kendini görür ve nasipliyse, kendinden iğrenir, *Ben insan değilmişim!* der.


Din ve dünyâ seâdeti, bu büyükleri *Tanımak* dır kardeşim. Allahü teâlâ dilediğine ihsân eder. Allahü teâlâ *Kerîm* dir. Kerîmin, ufak bir sebeple keremi coşar, yayılır her tarafa. 


En büyük sebep de, O’ndan *İstemek* dir. *Yalvarmak* dır, *Duâ* etmekdir. 


Ömürler geçiyor kardeşim. Vaktiyle Efendi hazretlerinin huzûrunda el pençe dururken, şimdi *Hayâli* kaldı. Hayâle kaldık. Hepimiz, gâyemize doğru gidiyoruz. *Gâye* nedir? Rabbimize kavuşmak. 


Yâni O’nun *Rızâsı* na, *Sevgisi* ne kavuşmak. Rabbimizin bu kâinâtı yaratmasından maksad, varlığını bildirmekdir. *Hilkat* den, yaratılmakdan maksad ve gâye de, Allahü teâlâyı *Tanımak* dır. 


Gerisi hep hava. Rabbimiz hepimize din ve dünyâ seâdeti vermiş. Ne seâdetdir bu. Bu zamanda bu büyükleri tanımak, ne büyük *Şeref* dir. 


*El-ulemâ vereset-ül enbiyâ* Yâni bizim büyüklerimiz, Peygamberlerin vârisleridir, vekîlleridir. Ne mutlu onları tanıyanlara. *Sevmek* şöyle dursun, *Tanımak* bile ne büyük ni’met. 


Hele tanıdıkdan sonra bir de *Sevdi mi*, o zaman seâdete kavuşdu demekdir. Çünkü *Feyz* yolu açılır, feyz gelmeye başlar, kalpden kalbe akar. 


Peygamberlerden maada hepimizin *Kusûru* var kardeşim, hepimizin *Günâhı* var. Şu toplulukda günâhı *Az* olan da var, *Çok* olan da var. 


Günâhı en çok olan hangimiz biliyor musunuz? *Benim Beeen!* Niçin ben? Çünkü benim yaşım hepinizden daha çok. Günâh zamânı çok olunca, günâhı da çok demekdir. 


Her birinizin elini sıkarken, kalbimden Rabbime yalvarıyorum; *Yâ Rabbî!* diyorum, *Şu mücâhid kardeşimin hürmetine benim günâhlarımı affet!* Herbirinizin elini sıkarken kalbimden hep böyle geçiriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder