Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


Bir gün *Efendi* hazretlerine gitdim, bakdım, Efendi çok üzgün, korkdum tabii. *Hayrdır inşallah* dedim. Efendi hazretleri beni görünce anlatdı. Buyurdu ki: 


Hilmi, filân kişi bize, bu câmiye, çuvalla *Pirinç* gönderdi, çok *Şeker* gönderdi, çok *Un* gönderdi, böyle çok iyilikleri var. 


*Fakat, Allah bana bir imkân verse, her zerresini geri iâde ederim. Hepsini iâde ederim, ona o kadar kırıldım!* buyurdu. 


Sonra ne oldu biliyor musunuz? 


O kimse, oranın eşrâfından biriydi, ama çok *Zelîl* oldu, *Aklı* gitdi, afedersiniz sokaklarda pisliğini yapar hâle geldi. Tövbe yâ Rabbî, Allah muhâfaza etsin. 

********

Efendi hazretlerine giderdim. Ellerinden öperdim, otururduk, *Sohbet* ederdik. Sabah namâzında giderdim, tâ yatsıya kadar otururdum. 


Başkaları da gelir, onlar bahçede oyun oynarlar, koşarlar, zıplarlar. Ben ise hiç bahçede oyun filân oynamazdım. Hep Efendi’nin yanında olurdum. 


Mübârek anlatır, anlatır, sonunda; *Anladın mı?* diye sorardı. Ben de; *Evet efendim anladım*, derdim. Bir gün yine Efendi ile bahçede oturuyorduk. 


*Beni dinliyen kazanır, ama dinliyen yok, dinliyen yok!* buyurdu, iki defâ söyledi. Sonra bana bakıp; *Ama sen dinlersin değil mi?* diye sordu Mübârek. 


Ben hemen; *Evet efendim dinlerim*, dedim. Onların himmetleri işte, onların teveccühleri. Bütün bu hizmetler, Efendi yi dinlememizin bereketi kardeşim. 

********

Allahü teâlâdan ümit kesmek olmaz kardeşim. Hattâ O’nun mağfiretinden ümit kesmek, *Küfr* olur. Neden? Çünkü, Kur’ân-ı kerîmde çok yerde geçiyor. 


*Benden ümit kesmeyin!* diyor Allahü teâlâ. Öyleyse O’ndan ümîdini kesen, Kur’ân-ı kerîme karşı gelmiş olur, mâzallah *Kâfir* olur. 


Ama efendim, benim günâhım çok derseniz, evet, senin günâhın çok. Ama Allahü teâlânın afvı ve mağfireti daha *Çok*, hattâ *Sonsuz*. Onun için ümit kesmek yok. *Ümitli* olacağız. 


Sizin her adımınıza *Sevap* var kardeşim. Bütün ibâdetlerin en kıymetlisi nedir biliyor musunuz?; *Emr-i mâruf* ve *Nehy-i münker* dir. İşte siz, bunu yapıyorsunuz. Ne mutlu size.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder