İmâm-ı Rabbânî hazretlerine verilen müjdeler

 * Bir gün amellerindeki kusurları görme hâli beni kapladı. "Allahu teâlâ için alçalanı Allahu teâlâ yükseltir" hadîs-i şerîfi gereğince şöyle bir nidâ geldi: "Seni ve kıyâmete kadar seni vâsıtalı ve vâsıtasız tevessül edenleri mağfiret eyledim".

* Erkeklerden ve kadınlardan bizim yolumuza girmiş olanların ve kıyâmete kadar, vâsıtalı ve vâsıtasız girecek olanların hepsini bana gösterdiler. İsimlerini, soylarını ve memleketlerini bildirdiler. İstersem, hepsini tek tek sayarım. Hepsini bana bağışladılar.

* Bana: "Sen kimin cenâzesinde bulunursan, Allahu teâlâ onu afv etmiştir" diye müjdelediler. Ve yine ilhâm olundu ki: Hangi ölünün afvını istersen, ondan azab kaldırılır". Yine ilham buyuruldu ki: Senin kabrinin toprağından bir mezara bir avuç toprak atsalar, o kimse mağfiret-i ilâhiyyeye kavuşur".

(İmâm-ı Rabbânî kuddise sirruh)

[Son halkalar ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsî'nin Külliyatı, 2.cild, sahîfe: 469]

Nifâk

 - Nifâk alâmeti üçtür: Yalan, sözünde durmamak, emânete hıyânet. 

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî)

Azm

 - İnsan azm ederse, hiçbir namazı geçmez. Namazın geçmesi azimsizliktir.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Vefâ yok bu cihânda

- Fârisiden:

Vefâ yok cihânda, zirâ fânidir

Bâkı yalnız Odur, cümle fanidir.

- Fârisiden:

Hakkın, Has kullarının olmazsa inâyeti

Meleğin bile kalmaz defterde kerameti.

Fâiz yiyenlerin cezâsı

 - Fâiz yiyenlerin on cezâsı vardır: Haşre düşe kalka gider. Küfre yakın ise, Cehennemden çok zor çıkar, mahk [ibtâl], sevgisizlik, kalbinde zerre kadar muhabbet-i ilâhiyye olmaz. Cenâb-ı Hak ona muhabbet etmez. Peygamber de etmez. Cenâb-ı Hak her kulunu bir sûretle sever,fâiz yiyeni sevmez. 

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Riyâ

 - Cenâb-ı Hak'tan başka birisine ehemmiyet [önem] vermek riyâdır.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Kibir ve gururun çirkinliği

 - Zerre kadar kibir, gurur mahremiyle otuz defa zinâdan fenâdır.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

İbâdet ve Muhabbet

 - İbâdet yalnız namaz kılmaktan ibâret değildir. Allahu teâlânın emirlerine imtisâlen yapılan her şey ibâdettir. Allahu teâlânın emrine muhâlif olarak yapılan her şey ma'siyettir [günâhtır]. Hattâ namaz da olsa.

Muhabbetin semeresi itâattir. Bazı âlimlere göre, muhabbet itâatten ibârettir. Cenâb-ı Hak her mümine imanı derecesinde muâvenet [yardım] eder. 

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)


Âlem

 - Âlem, yetmiş iki bin nevi'dir. Bütün zî-rûh [canlılar] bir âlemdir. Melekler bir âlemdir. Cinniler bir âlemdir. İşte bu sûrette yetmişiki bin âlem vardır. Zât-ı ilâhîden mâada, gerek mütekaddimîn,gerek müteahhirinden her ne var ise, Peygamber efendimizin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) ümmetidir.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Asıl kerâmet istikamettir

 -Asıl kerâmet istikamettir. Kim ki şerîat caddesinden ayrılmadı, o kerâmettedir.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)

Mümin kimdir?

 -Mümin, Besmelenin Be'sinden, Vennâs'ın Sin'ine kadar olan bil-cümle ahkâm-ı Kur'aniyyeye îman edendir. Kâfir, bu ahkâm-ı celîlenin, velev bir hükmüne olsun, îman etmeyendir. Îman, Muhammed'in (aleyhissalâtü vesselâm) indi ilâhiden [Allah katından] getirdiği bil-cümle [bütün] ahkâmı iz'an ve tasdîk etmektir.

(Seyyîd Abdülhakîm Arvâsî kuddise sirruh)