*Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*
Biz, çok *(Şanslı)* yız kardeşim, çok *(Bahtiyâr)* ız. Herşeyin doğrusunu Efendi hazretlerinden öğrendik. Bu öğrendiklerimizi de *(Kitap)* lara yazıp, bütün *(Dünyâ)* ya gönderiyoruz elhamdülillah.
*(Âhir)* zamandayız kardeşim. Bu zamanda, sabahleyin evinden *(Mü’min)* olarak çıkan bir kimse, akşama *(Kâfir)* olarak evine dönüyor mâzallah.
Akşam, *(Mü’min)* olarak yatacak, sabahleyin *(Kâfir)* olarak kalkacak yatağından. Ne *(Fenâ)* şey. Bunu, hadîs-i şerîf bildiriyor kardeşim.
Onun için bu zamanda en zor şey, *(Îmân)* ını muhâfaza etmekdir, îmânını *(Korumak)* dır. Niçin *(Zor)* dur bu? Çünkü îmânın *(Düşmanı)* çok.
Bakın, *(İbâdet)* in düşmanı demiyorum. İbâdeti kolay bir şekilde yaparsın. Ama *(Îmân)* gitdikden sonra herşey *(Biter)*, Allah korusun.
*(Îmân)* ın düşmanı çok, en başta kendi *(Nefs)* imiz, o da içimizde. *(Hubbüd dünyâ re’sü külli hatîetin)*. Ne demek bu?
*(Hubbüd dünyâ)*, dünyâ sevgisi. *(Re’sü)*, başıdır. *(Külli hatîetin)*, bütün günahların. *(Kül)* kelimesi, tek başına kullanılırsa, her *(Cins)* mânâsına gelir.
Burada tek başına kullanılmışdır. Bunun mânâsı, her cins *(Günâh)* dan demek. Yâni *(Zinâ)* dan, Adam *(Öldürmek)* den, velhâsıl her cins *(Günâh)* dan daha büyük *(Suç)* dur.
Nedir o? *(Dünyâ sevgisi)*. Hadîs-i şerîfde Efendimiz aleyhisselâm; *(Ed dünyâ cîfetün tâlibühâ kilâbün)* buyuruyor.
Ne demek bu? Yâni dünyâ, *(Çöplük)* dür, bildiğimiz çöplük. Tâlipleri ise *(Köpek)* lerdir. Eşeler dururlar.
Sonra bir hadîs-i şerîfde de Peygamber aleyhisselâm; *(Dünyâ mel’ûndur, dünyâda Allah için olmıyan her şey de mel’ûndur)*, buyuruyor. Bu da hadîs-i şerîf efendim.