Yadigâr mektublar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yadigâr mektublar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yâdigâr mektûblar 48.mektûb

 Kıymetli kardeşim Ali Karaduman

İngiltere

İmâm-ı Mâlik'in (Muvatta') kitâbında, (İzârını [elbisesinin eteğini] topuk kemiğinden aşağı indiren ateşdedir) hadîs-i şerîfi yazılıdır. İmâm-ı Suyûtî, (Tenvîrü'l-Havâlik) kitâbının ikinci kısmının ikiyüzonyedinci sahîfesinde, bu hadîs-i şerîfi şerh ederken, izârını topuk kemiğinden aşağı indiren erkekler, kibr için,öğünmek için indirir ise, Cehenneme gider demekdedir. Ya'nî, Cehenneme gitmek, kibr kasdı ile indirenlere mahsûsdur, demekdedir.

Seâdet-i Ebediyye'nin 532'nci sahîfesinde izâr ve emsalinin, topuklar ile bacaklar arasında bulundurmak sünnet, topukdan aşağıda olmak mekrûhdur. Sünneti terk eden Cehenneme girmez. Sevâbdan mahrum kalır, yazılıdır.

İçki satılan yerden alış-veriş yapılır; fakat domuz satılan yerden değil. Bu ötekinden daha fenâdır. 

Vaktin içinde nemâz her zemân kılınabilir. Siz ayrıca önceden bile [seferî olduğunuz için, Mâlikî veya Şâfiî mezhebini taklid ederek cem etmek suretiyle] kılabilirsiniz.

Selâm ve duâ eder, duâlarınızı beklerim kıymetli kardeşim.

Yâdigâr mektûblar 44.mektûb

 Kıymetli kardeşim Ali Karaduman

Lehü'l-hamd râhat ve sâlimen Erzincan'a vâsıl oldum. Ve istirâhat etdim. Bütün kardeşlerimin Mi'râc kandilinizi tebrîk eder,din ve dünyâ seâdetinize duâ ederim. Hepinizin duâlarınızı beklerim, efendim!

Kardeşiniz Hüseyn Hilmi Işık [1959]

Yadigâr mektublar 14.Mektub

 29 Cemâzi'l-Âhire 1372 [15.3.1953]

Selamün aleyküm kıymetli kardeşim Saim bey 

Bugün pazar olup, şu mektubumu yazıyorum. Mübarek Recep ayı geliyor. Önümüzdeki bu mübarek günlerin ve gecelerin hakkımızda hayırlı olmasını Cenâb-ı Hakdan dua ederim. Hakikaten bu aylar ticaret ve kâr zamanıdır. Peygamberimiz buyurdular ki, "Beş gece vardır ki, bu gecelerde edilen dualar red edilmez. Receb-i şerif'in ilk gecesi,Şa'bân-ı muazzamın onbeşinci Berat gecesi, Iyd-ı Fıtr ve İyd-ı Adhâ [Fıtra ve Kurban Bayramı] geceleri ve Cum'a geceleridir." Receb-i şerifde yapılan her ibadete iki kat sevab verilir. Fakat günahların cezası da iki katdır. Şu halde bu günlerde uyanık olmak lazımdır.

Receb-i şerifin ilk Cum'a gecesi,Regâib gecesidir.Regâib, ragibet kelimesinin cem'idir. Rağbet ve arzu edilen şeyler demektir. Bu gece de arzu edilen ni'met ve mağfiret-i ilâhi artdığı için,bu ism verilmiştir. Nas arasında söylenen, Regâib gecesinde peygamber efendimiz, valideleri karnına nüzûl buyurdu, sözü doğru değildir. Aklen ve şer'an aslı olmadığını kitaplar yazıyorlar. Bu mübarek aylarda kaza nemazları kılmalı, kazaya kalmış oruçları tutmalı ve sadaka vermeli, müslimânlara iyilik etmeli ve dua ve istiğfar etmelidir.

Bu dünyada müsâfiriz. Geldik gidiyoruz. Gideceğimiz yerde lazım olan şeyleri burada toplamazsak, orada cezasını görürüz. Hem o ceza ebedidir, sonsuzdur. Aklı olan sonsuz olan azâbdan kurtulmak için her çareye başvurur. Halbuki çaresi ancak dünyada iken kâbildir. Ve çok kolaydır. Cenâb-ı Hak cümlemizi akıl, fikir versin, şeytana ve nefsimize ve şehvete aldatmasın. Gençlik gidiyor, hayat gidiyor, son pişmanlık faide vermez. Fırsat elde iken kazanmalı. Fırsat bir daha ele geçmez. Allahu Teala hepimizi doğru yoldan ayırmasın, yalancı ve sahte güzelliklere ve zehirli tatlılıklara ve yüze gülen yalancılara kandırmasın ve kapdırmasın.

Bizim eve teşrif etmişsiniz; bulunamadığından çok üzüldüm.Afv ediniz, yine buyurunuz.

Kıymetli mektûblarınızı ve dualarınızı beklerim, gözlerinden öperim kardeşim.

Kardeşiniz Hüseyn Hilmi Işık

Yadigâr mektublar 13. Mektûb

Bursa'dan talebesi Ziraat memuru Saim Şensöz'e Arabi harflerle yazılmıştır.

28 Muharremü'l Harâm 1371 [29.10.1951]

Selamünaleyküm kıymetli aziz kardeşim Saim bey

15 Teşrîn-i evvel tarihli mektubunuzu aldım. Kırâatiyle memnun olup, teveccüh ve dualarınıza müteşekkir oldum. Cenabı Hak sizleri de dünyada ve ahirette mesrur edip, tarîk-i müstekîmde müdavim eylesin.

Bursa'da fakirhaneyi teşrif edip, görüşemediğimizi Abdülhakim haber vermişti. O gece sizi beklemiştim; fakat o gün nasib yokmuş. Bizde beylerbeyi'nde denize nazır bir ev bulduk.Lehülhamd zahmetsizce, sühûletle muvafık bir mesken zahir oldu. Bugüne kadar, yerleşmekle, noksanları ikmal ile meşgul oldum. Bugün salıdır, şimdi çok şükür yerleşmiş bulunuyoruz. Ev nakli ve yerleşmek bizi fazla meşgul ettiğinden, sakin bir kafa ile size de cevap yazmak teahhur etdi [gecikti].Özr diler, afvımı istirham ederim kardeşim.

Muharremü'l Harâmın 9, 10, ve 11'inci günleri oruç tuttuğunuza çok memnun oldum. Üzerinde kazaya kalmış orucu bulunmayanlar için, bu üç günde nafile oruç tutmak hakkında beşaretler ve müjdeler vardır. Borcu olanların ise evvela kaza oruçlarını tutması lazımdır. Muharrem ayı'nın fazileti ve orucunun sevabı hakkında çok hadisi şerifler vardır.Ve din imamlarımız kitaplarında bunları beyan buyurmuştur.

Lakin Şi'iler fazla olarak bu ayda ve Muharremin onunda matem tutuyorlar ve aşure pişiriyorlar. Bunlar sonradan Râfizîler tarafından ihdas edilmiş bid"atlerdir. Din kitaplarında bunların bid'at olduğu ve günah olduğu yazılıdır. Bazı cahil veya Şi'i ve zındıklar ın yazdıkları kitaplarda aşure pişirmek yazılı ise de, bu kitapların yanlış olduğunu büyük kitaplar ve alimler beyan buyurmuştur.

Mesela, bende mevcut olan müteaddid kitaplardan şimdi elimde bulunan, (İrşâdü'l-A'mâli ilâ mâ yenbegıy fealehu fi yevmi âşûre ve gayrihi mine'l-a'mâl) kitabının 58'nci sahifesinde diyor ki: ( Ve mine'l-bidâ' eydan tabhü'l-hubûbi fi yevmi'l-âşûra alâ enne li-tabhihi meziyyeten lizâlike'l-yevm. Kâle fi Nüzheti'l-Mecâlis, raeytü fi'l-Mevridi'l-Azbi, enne Nuh aleyhisselam lemmâ istekarreti's-sefinetü yevme âşûra kâle limen me'ahu icme'û mâ bakıye me'aküm mine'z-zâdi fecâe hâzâ bikeffin mine'l-baklai ve hâzâ bikeffin min adesin ve hâzâ bikeffin min urzin ve hâzâ bikeffin min şe'irin ve hâzâ bihıntatin fekale itbehûhu cemi'an fekad hünni'tüm bisselâmeti femin zâlike ittehaze'l-müslimûne ta'ame'l-hubûb.) Bid'atleri ta'dâd ederken [sayarken], aşure günü, aşure pişirmek de bid'atdir, diyor ve bu Nuh aleyhisselam'dan kalmıştır, diyor. Ya'ni bizim peygamberimizin sünneti değildir, bid'atdir.

Yemek yemenin adabı birçok kitaplarda yazılıdır. Mesela: herkesin okuduğu mızraklı ilmihalin 82'nci sahifesinde ta'âmı yemenin farzı altıdır: 1-ölmeyecek kadar yemek.2-Ta'âmın lezzetini Allahu teâlâ'dan bilmek.3-Ta'âma doymağı ve suya kanmağı Allahu teâlâ'dan bilmek.4-Helalden yimek.5-Ta'âmın kuvveti geçinceye kadar ibadet etmek.6- Kanaat etmek.

Ta'âmın sünnetleri 18'dir:

1-Pabucı çıkarıp yimek. 2-Diz çökerek yimek. 3- Sofra bezini aşağı kurmak. 4- Sirkede yimek. 5-Ta'âm sonunda hamd etmek. 6- Başlarken besmele çekmek.7- Ta'âm evvelinde tuz yimek. 8- Arpa ekmeği yimek. 9-Ekmeği eli ile parçalamak. 10- Üç parmağı ile yimek. 11- Önünden yimek. 12- Kabın kenarından yimek. 13- Ekmek ufaklarını toplamak. 14- Kabı parmakla sıyırmak. 15- Üç parmağı sonunda yalamak. 16- Dişlerini temizlemek.17- Lokmayı küçük almak. 18-Lokmayı çok çiğnemek.

Ta'âm yimenin mekruhları 4'dür:
1- Sol el ile yimek. 2- Ta'âmı koklamak. 3- Pişmiş eti bıçak ile kesmek.4- Besmeleyi terk etmek.

Ta'âm evvelinde el yıkamanın 10, ta'âm sonunda el yıkamanın 6 faidesi vardır.

Ta'âm yimenin harâmı 9'dur:

1- Karnı doyduktan sonra yimeğe devam etmek. Fakat misafir ev sahibi yemedikçe yemez ise veya sahur ta'âmında oruca kuvvet ziyade olsun diye fazla yirse, doyduktan sonra yimek caizdir. 2- İsraf etmek. 3-Harâm liaynihinin [domuz, leş gibi aslı haram olan şeyin] evvelinde besmele demek. Ulema küfrün de ihtilaf ettiler. 4- Da'vetsiz yere gitmek. 5- İzinsiz başkasının ta'âmını yimek. 6- Bedenine maraz olacak şeyi bilerek yimek.7- Altın ve gümüş tabaktan yimek. 8- Riyâ ile hazırlanmış ta'âmı yimek. 9- Nezr etdiği ta'âmı yimek.

Buraya kadar mızraklı ilmihal' den yazdım. Bunlar hep doğrudur. Mu'teber kitaplardan alıp yazmıştır. Bu haramlardan kaçmak lazımdır. Bilhassa haram bulunan bir ta'âma oturmamalıdır. Mesela: Kadın bulunan, resim asılı bulunan, çalgı ve şarkı bulunan ta'âmlar haramdır. Zorunlu olmadıkça böyle ta'âmlara ve içki bulunan ta'âmlara oturmak haramdır. Ta'âmın sünnetlerini okursanız, masada oturmamak, bıçak, çatal kullanmamak sünnet iktizasıdır. Fakat asıl mühim nokta, bunlar ta'âmın sünnetidir; ibadet sünnet değildir. Ya'ni iki türlü sünnet vardır. Biri ibadet olan sünnet; ikincisi adet olan sünnet. Ta'âmın sünneti adet olan sünnetlerdir. Bunları inkar etmeyip, yalnız terk etmek veya aksini yapmak günah değildir. Fakat terketmeyip bu sünnetlere de riayet etmek çok sevaptır. Lakin bir haramı irtikab eden kimse, sünnetleri yaparsa hiç faidesi olmaz. Haramdan kaçmağa çok dikkat etmek lazımdır. Haramdan kaçtıktan sonra, adetteki sünnetleri terk ile müslimânlar meyânında adet olan şeyleri yapmak zararsızdır. Lakin müslimanlar arasında adet olmayan şeyleri yapmamalıdır. Şu halden masada yimek, kaşık çatal kullanmak zararsızdır. Fakat ibadetteki sünnetleri terk etmek böyle değildir. [Bu sünnete mahsus] şefaatten mahrum kalır.

Şerîatde zekât, Arabî ve hicri sene iledir. Temmuz, Mayıs ayları ile değildir. Şevval'de 500 lirası olan [o zaman ki râyiçle], gelecek Şevval'de 500 liradan az ise, zekat vermez. Zâtî tabanca ve at, ihtiyacı olanlar için nisaba dahil olmaz. 500 liradan fazla parası olan kimse, zaten tabanca ve atın zekâtını vermez. Zira yalnız ticaret niyeti ile alınan malın zekatı verilir. Kullanılan malın zekatı olmaz. Yalnız ihtiyaçtan fazla mal, nisâbı  hesap edilirken nazar-ı itibara alınır.

Gayri muntazam yazılarımda sizi rahatsız ettim. Bilmem arzunuzu ifâ edebildim mi? Hüsn-i hâtime ve selâmet-i îmân [son nefeste iman ile göz yummak] duası eder ve dualarınızı beklerim kardeşim.

Kardeşiniz
Hüseyn Hilmi Işık

Hüseyin Hilmi Işık Efendi'nin Erzincan'dan zevcelerine yazdığı bir mektub

 Siret hanım Sultan

Atölyenin kıymet takdir kağıdını burada bulamadım. Zaten buraya getirmediğini biliyordum. Fakat bir kerre aradım. O kâğıt, yazdığımız istida müsveddesi ile birlikte çocukların yattığı odada; yazıhane üstündeki sümen içinde veya pencere tarafında sağdaki üst veya ikinci çekmecededir. Eğer burada yoksa Enver bey ile Altay bey'e gönderdiğimi zannediyorum. Senin gardrobunda yok mu? 

Vergi 700 lira idi. 1400 lira da cezası vardı. Cezasını afvetmişler mi acaba? Cezasını afvettiler ise, 12 bin liranın vergisi 420 lira ediyor zannediyorum. Eğer bu kadar ise itiraza lüzum yok.Bunu veririz. Bunu Hikmet bey'den anlayarak ona göre hareket edilsin.

Hilmi

Not: ailesi ve Enver bey, bu vesikayı İstanbul'da bulamayıp, nerede olduğunu Hilmi efendi'den sormuşlardır. O da bu mektupta yerini tarif etmektedir.

Damadı Enver beye yazdıkları bir mektub

 Pazartesi

Ve aleyküm selam kıymetli kardeşim Enver bey

Mektubunuzu okudum, harfler, kelimeler, cümleler ve ma'nâlar hepsi hoşuma gitti. Cenâb-ı Hak size her hususta terakki nasîb eylesin. Valide hanımın afiyetle avdet etdiğine, iyi olduğumuza memnun oldum. Cenâb-ı Hak iyiliklerinizi artdırsın.

Altay bey'den mektûb aldım. Onun vergileri azaltdığına memnun oldum. Fakat mahsus sert yazdım. Öyle icab ediyor. Vergileri siz yatırsanız iyi olur. Henüz bir atölyeninki gelmiş. Diğer ikisi de gelir. Bayram usta ile beraber mağazaya gidip katibten para isterseniz. Kâtibden alıp yatırırsınız.Ayrıca Eminönü maliye şu'besine de ikiyüz lira yatırılacak. Defterde sahifesini kolay bulmaları için Altay bey'den geçen seneki makbuzu istersiniz. Makbuzu gösterince sahifesini kolay bulurlar. Ankara'dan Süleyman [Kuku] ve İstanbul'dan Salahaddin [Aydın] buraya geldiler. Âkif [Güler] Efendi'nin evinde misafir kalıyorlar. Geldiklerine razı değilim. Fakat bir şey diyemiyorum.

Salahaddin'in söylediğine nazaran Hüseyn Şener memleketine gitmiş. Fakat bu hafta gelecekmiş. Eğer geldi ise ona, gelmedi ise [Tam İlmihal'i basan kitabevinin sahibi] Bozkurt Aziz beye lütfen söyleyiniz. Buraya gelen 3. Kısım cildsiz kitablarda bir forma noksan çıkıyormuş. Kitabcı söyledi. Mesela iki aded yirmiyedinci forma var. Yirmisekizinci forma yok. Aziz bey de kitapları kontrol etsin. Böyle hatalı cildler yüzde yirmi kadar imiş. Cildci hepsini bitirmedi ise hemen söylesinler dikkat etsin. Ve cildciye ceza lazım.

Seâdet-i Ebediyye kitabının ikinci kısmı ikinci tab'ı müsveddelerini tamamladım. Hepsi otuz altı forma olacak. Ercan matbaası bir formayı 80 liraya dizmişti. Bu fiyata razıyım. Çünkü Ercan bey demişti ki; başka kitabları ucuz yapıyoruz. Sizin kitab ağır, yabancı kelimeleri aynen harfi harfine dizmek için vakit gayb ediyoruz. Dediği haklıdır. Aziz bey'e benden selam ediniz. Rica ediyorum. Eğer başka matbaa bulmadı ise yine aynı fiyata Ercan matbaasına otuz altı forma, aynı kâğıda basmaya başlasınlar. Müsveddeler Hüseyn'dedir. Hüseyn [Şener] yok ise, Şâdi'den [Güngör] alırsınız. Aziz bey ne cevap verirse lütfen bana bildiriniz.

Matbaa ile geçen sefer olduğu gibi mukavelee yazılırken hepsi iki ayda tamam olacak diye yazdırılsın. Çünki iki aydan sonra tashih yapacak kimse kalmayacak dersiniz. Rica minnet ile bastırabilirsen çok iyi olur. Cenâb-ı Hakkın lütfu ile İnşaallah basılır. Sizi eziyete soktuğum için üzülüyorum. Derslerinize çalışınız. Cenâb-ı Hak din ve dünya saadetine kavuşdursun. Amin.

Hepinize selam ve dua ederim efendim.

Not:  Zevcesine,1958'de vefat eden babası Ziya Akışık bey'den sirkeci'de bir iplik dokuma atölyesi intikal etmişti. Bunu, Hilmi Işık efendi vekâleten idare ederdi.