yemeğin sünnetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemeğin sünnetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yadigâr mektublar 13. Mektûb

Bursa'dan talebesi Ziraat memuru Saim Şensöz'e Arabi harflerle yazılmıştır.

28 Muharremü'l Harâm 1371 [29.10.1951]

Selamünaleyküm kıymetli aziz kardeşim Saim bey

15 Teşrîn-i evvel tarihli mektubunuzu aldım. Kırâatiyle memnun olup, teveccüh ve dualarınıza müteşekkir oldum. Cenabı Hak sizleri de dünyada ve ahirette mesrur edip, tarîk-i müstekîmde müdavim eylesin.

Bursa'da fakirhaneyi teşrif edip, görüşemediğimizi Abdülhakim haber vermişti. O gece sizi beklemiştim; fakat o gün nasib yokmuş. Bizde beylerbeyi'nde denize nazır bir ev bulduk.Lehülhamd zahmetsizce, sühûletle muvafık bir mesken zahir oldu. Bugüne kadar, yerleşmekle, noksanları ikmal ile meşgul oldum. Bugün salıdır, şimdi çok şükür yerleşmiş bulunuyoruz. Ev nakli ve yerleşmek bizi fazla meşgul ettiğinden, sakin bir kafa ile size de cevap yazmak teahhur etdi [gecikti].Özr diler, afvımı istirham ederim kardeşim.

Muharremü'l Harâmın 9, 10, ve 11'inci günleri oruç tuttuğunuza çok memnun oldum. Üzerinde kazaya kalmış orucu bulunmayanlar için, bu üç günde nafile oruç tutmak hakkında beşaretler ve müjdeler vardır. Borcu olanların ise evvela kaza oruçlarını tutması lazımdır. Muharrem ayı'nın fazileti ve orucunun sevabı hakkında çok hadisi şerifler vardır.Ve din imamlarımız kitaplarında bunları beyan buyurmuştur.

Lakin Şi'iler fazla olarak bu ayda ve Muharremin onunda matem tutuyorlar ve aşure pişiriyorlar. Bunlar sonradan Râfizîler tarafından ihdas edilmiş bid"atlerdir. Din kitaplarında bunların bid'at olduğu ve günah olduğu yazılıdır. Bazı cahil veya Şi'i ve zındıklar ın yazdıkları kitaplarda aşure pişirmek yazılı ise de, bu kitapların yanlış olduğunu büyük kitaplar ve alimler beyan buyurmuştur.

Mesela, bende mevcut olan müteaddid kitaplardan şimdi elimde bulunan, (İrşâdü'l-A'mâli ilâ mâ yenbegıy fealehu fi yevmi âşûre ve gayrihi mine'l-a'mâl) kitabının 58'nci sahifesinde diyor ki: ( Ve mine'l-bidâ' eydan tabhü'l-hubûbi fi yevmi'l-âşûra alâ enne li-tabhihi meziyyeten lizâlike'l-yevm. Kâle fi Nüzheti'l-Mecâlis, raeytü fi'l-Mevridi'l-Azbi, enne Nuh aleyhisselam lemmâ istekarreti's-sefinetü yevme âşûra kâle limen me'ahu icme'û mâ bakıye me'aküm mine'z-zâdi fecâe hâzâ bikeffin mine'l-baklai ve hâzâ bikeffin min adesin ve hâzâ bikeffin min urzin ve hâzâ bikeffin min şe'irin ve hâzâ bihıntatin fekale itbehûhu cemi'an fekad hünni'tüm bisselâmeti femin zâlike ittehaze'l-müslimûne ta'ame'l-hubûb.) Bid'atleri ta'dâd ederken [sayarken], aşure günü, aşure pişirmek de bid'atdir, diyor ve bu Nuh aleyhisselam'dan kalmıştır, diyor. Ya'ni bizim peygamberimizin sünneti değildir, bid'atdir.

Yemek yemenin adabı birçok kitaplarda yazılıdır. Mesela: herkesin okuduğu mızraklı ilmihalin 82'nci sahifesinde ta'âmı yemenin farzı altıdır: 1-ölmeyecek kadar yemek.2-Ta'âmın lezzetini Allahu teâlâ'dan bilmek.3-Ta'âma doymağı ve suya kanmağı Allahu teâlâ'dan bilmek.4-Helalden yimek.5-Ta'âmın kuvveti geçinceye kadar ibadet etmek.6- Kanaat etmek.

Ta'âmın sünnetleri 18'dir:

1-Pabucı çıkarıp yimek. 2-Diz çökerek yimek. 3- Sofra bezini aşağı kurmak. 4- Sirkede yimek. 5-Ta'âm sonunda hamd etmek. 6- Başlarken besmele çekmek.7- Ta'âm evvelinde tuz yimek. 8- Arpa ekmeği yimek. 9-Ekmeği eli ile parçalamak. 10- Üç parmağı ile yimek. 11- Önünden yimek. 12- Kabın kenarından yimek. 13- Ekmek ufaklarını toplamak. 14- Kabı parmakla sıyırmak. 15- Üç parmağı sonunda yalamak. 16- Dişlerini temizlemek.17- Lokmayı küçük almak. 18-Lokmayı çok çiğnemek.

Ta'âm yimenin mekruhları 4'dür:
1- Sol el ile yimek. 2- Ta'âmı koklamak. 3- Pişmiş eti bıçak ile kesmek.4- Besmeleyi terk etmek.

Ta'âm evvelinde el yıkamanın 10, ta'âm sonunda el yıkamanın 6 faidesi vardır.

Ta'âm yimenin harâmı 9'dur:

1- Karnı doyduktan sonra yimeğe devam etmek. Fakat misafir ev sahibi yemedikçe yemez ise veya sahur ta'âmında oruca kuvvet ziyade olsun diye fazla yirse, doyduktan sonra yimek caizdir. 2- İsraf etmek. 3-Harâm liaynihinin [domuz, leş gibi aslı haram olan şeyin] evvelinde besmele demek. Ulema küfrün de ihtilaf ettiler. 4- Da'vetsiz yere gitmek. 5- İzinsiz başkasının ta'âmını yimek. 6- Bedenine maraz olacak şeyi bilerek yimek.7- Altın ve gümüş tabaktan yimek. 8- Riyâ ile hazırlanmış ta'âmı yimek. 9- Nezr etdiği ta'âmı yimek.

Buraya kadar mızraklı ilmihal' den yazdım. Bunlar hep doğrudur. Mu'teber kitaplardan alıp yazmıştır. Bu haramlardan kaçmak lazımdır. Bilhassa haram bulunan bir ta'âma oturmamalıdır. Mesela: Kadın bulunan, resim asılı bulunan, çalgı ve şarkı bulunan ta'âmlar haramdır. Zorunlu olmadıkça böyle ta'âmlara ve içki bulunan ta'âmlara oturmak haramdır. Ta'âmın sünnetlerini okursanız, masada oturmamak, bıçak, çatal kullanmamak sünnet iktizasıdır. Fakat asıl mühim nokta, bunlar ta'âmın sünnetidir; ibadet sünnet değildir. Ya'ni iki türlü sünnet vardır. Biri ibadet olan sünnet; ikincisi adet olan sünnet. Ta'âmın sünneti adet olan sünnetlerdir. Bunları inkar etmeyip, yalnız terk etmek veya aksini yapmak günah değildir. Fakat terketmeyip bu sünnetlere de riayet etmek çok sevaptır. Lakin bir haramı irtikab eden kimse, sünnetleri yaparsa hiç faidesi olmaz. Haramdan kaçmağa çok dikkat etmek lazımdır. Haramdan kaçtıktan sonra, adetteki sünnetleri terk ile müslimânlar meyânında adet olan şeyleri yapmak zararsızdır. Lakin müslimanlar arasında adet olmayan şeyleri yapmamalıdır. Şu halden masada yimek, kaşık çatal kullanmak zararsızdır. Fakat ibadetteki sünnetleri terk etmek böyle değildir. [Bu sünnete mahsus] şefaatten mahrum kalır.

Şerîatde zekât, Arabî ve hicri sene iledir. Temmuz, Mayıs ayları ile değildir. Şevval'de 500 lirası olan [o zaman ki râyiçle], gelecek Şevval'de 500 liradan az ise, zekat vermez. Zâtî tabanca ve at, ihtiyacı olanlar için nisaba dahil olmaz. 500 liradan fazla parası olan kimse, zaten tabanca ve atın zekâtını vermez. Zira yalnız ticaret niyeti ile alınan malın zekatı verilir. Kullanılan malın zekatı olmaz. Yalnız ihtiyaçtan fazla mal, nisâbı  hesap edilirken nazar-ı itibara alınır.

Gayri muntazam yazılarımda sizi rahatsız ettim. Bilmem arzunuzu ifâ edebildim mi? Hüsn-i hâtime ve selâmet-i îmân [son nefeste iman ile göz yummak] duası eder ve dualarınızı beklerim kardeşim.

Kardeşiniz
Hüseyn Hilmi Işık