Cihâd, insanları ayaklandırmak, onları felâkete sürüklemek demek değildir.
Cihâd nasıl olur? Cihâd evvelâ Müslümanlığı bizzat yaşayarak, hüsn-i hâl, güzel davranış, güzel huy ile olur, cihâd budur. Alışverişteki dürüstlük, konuşmasındaki tatlılık, huyundaki güzellik, komşu hakkına riayet, büyüklerine saygı hürmet, küçüklerine şefkat merhamet, hep bunlar cihâd işte. Önce hâl ile yaşayarak, sonra kâl [söz] ile anlatarak cihâd, o da âlimlere aittir. Herkes lisan ile cihâd yapamaz.
Bilmezse, yanlış söylerse, felâkete sebep olur. Ne yapacaksın o zaman? Âlimlerin kitaplarını vereceksin. Al sana bir cihâd daha. Efendim çoluk çocuğunuzu felâketten koruyacaksınız. İşte güzel bir cihâd daha. Yoksa hükümetin kanunlarına karşı teşkilatlanmak, bilmem şunu bunu yapmak, fitnenin ta kendisidir. ki: “El-fitnetü eşeddü minel-katl.” [Bakara, 191], “El-fitnetü ekberu minel- katl.” [Bakara, 217] “Fitne, adam öldürmekten dahâ büyük günâhtır” diye Kur’ân- ı kerîmde geçiyor. Hiçbir ferde, dinimiz böyle bir salahiyet vermemiştir. Nitekim böyle yanlış ve bozuk yollara girenler, şimdi ömürlerinden kalan günlerini hapishanelerde ödüyorlar.
Niye Mübârek Hocamız daima, “Amân bulunduğunuz memleketin kanûnlara karşı gelmeyin, suç işlemeyin. Allah’ın emir ve yasaklarına karşı gelmeyin, günâh işlemeyin” buyuruyorlar. Çünkü Müslüman suç işlemez, Müslüman günah işlemez, Müslüman faydalı insan demektir. Tarifi bu. Nasıl faydalı olunur? İşte her kaptan içindeki sızar, evvelâ içimizi faydalı yapacağız, içimizi düzelteceğiz, ağzımızdan çıkan söz boş olmayacak. Nerde kaldı ki, yalan, lüzumsuz konuşmalar...
(Enver Bin Nazif rahmetullahi aleyh)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder