Peygamberler aslında vahiy almıyor muydu? Vahiy sandığımız şey bir hastalık hali mi? Seyyid Ahmed Arvasi bu konuyu şöyle açıklar:
“Vahiy” kelimesinin sözlük manası “fısıldamak”, “gizli konuşmak”ve “acele etmek”tir.Dindeki manası ile “vahiy”ise Yüce Allahın peygamberlerine bildirdiği mesajları,haberleri ve emirleri ifade eder.Bunun nasıl ve ne şekilde olduğunu peygamberlerden başkası anlayamaz.Vahiy esnasında peygamberlerin kendinden geçtikleri ve dış dünyadan “koptukları”görülür. Öyle ki tamamı ile “içe kapanır” ve gelen mesajları korkunç bir iç dikkat ile dinlemeye geçerler. Bu mesajlar “vasıtalı veya “vasıtasız”olabilir.Vahiy idrak edilirken “peygamberlerin şuuru” çok berraktır ve ancak içe dönüktür.Hafıza tam uyanık olup gelen mesajları olduğu gibi tutar ve asla unutmaz.Vahiy peygamber idrakına inen bir nur şeraresi biçiminde tezahür ettiği için bu esnada Allah elçileri sarsılır, titrer,sararır ve ter dökerler . Peygamberlerin yanında bulunanlar bile vahyin ağırlığını duyar kıpırdamaz duruma düşerler.Nitekim bir defasında peygamberimiz deve üzerindeyken vahiy gelmiş sırtına oturduğu deve vahyin ağırlığına dayanamayarak arka ayakları üzerine çökmüştü.Evet vahiy böyle bir haldir.Vahye inanmayan çevreler peygamberlerin bu hallerini şu veya bu tarzda yorumlayarak lekelemek istemişlerdir.Bu gibilere göre bu pekala bir cinnet hali yahut sara nöbeti yahut histeri krizi olabilirdi. Oysa ilmi araştırmalar kesin olarak göstermiştir ki sara veya benzeri hastalık durumunda şuur tamamı ile kaybolur hafıza görev yapamaz ve hasta nöbet esnasında neler cereyan ettiğini bilemez.Bu durum da ortaya koymaktadır ki vahiy pırıl pırıl bir şuura,sağlam bir hafızaya ve yüksek bir idrake bağlı olarak tecelli ettiği halde yukarıda sözünü ettiğimiz patolojik hallerde şuur tamamıyla örtülüdür, hafıza kayıptır ve idrak kapalıdır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder