Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretlerinden sohbetler

 *Hüseyin Hilmi bin Saîd hazretleri buyuruyor ki:*


*Akıllı* olmanın alâmeti, kendini Cehennem ateşinden kurtarmakdır. Bir *kelime-i şehâdet* getirse, Cehennemde yanmakdan kurtulacak. Bunu akıl edemiyene, akıllı denir mi efendim? 


O hâlde *Mü’min* bir çoban, *Kâfir* bir devlet başkanındandan, bin kere daha akıllıdır. Niye? Çünkü bu, *Cennete* gidecek, öbürü *Cehenneme*, hangisi akıllı? İmâm-ı Rabbânî hazretleri ne buyuruyor? 


*Kelime-i tevhîd*, yâni Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah, o kadar büyük ki, bunu bir defâ söylemenin *Sevâbı*, kıyâmete kadar gelecek olan bütün insanlara dağıtılsa, yeter ve artar, buyuruyor. 


Yine o buyuruyor ki: *Bu kelimenin hürmetine, cenâb-ı Hak bütün kâfirleri affetse, yeridir*. 


Yedi kat yerler dolusu ve yedi kat gökler dolusu *Günâh*'ların tamâmı bir kefeye konsa. Bu *Kelime-i tevhîd* de öbür kefeye konsa, bu kelime-i tevhîd ağır gelir. 


Ama bu, söyliyenin derecesine göre böyle kıymetlidir. Herkesin söylediği değil efendim. 


Bir gün hazret-i Osmân radıyallahü anh abdest alacak, su getiriyorlar. Ellerini yıkarken gülmeye başlıyor. Sonra ordakilere dönüp; *Niçin güldüğümü niye sormuyorsunuz?* diyor. 


Onlar da sorunca, şöyle anlatıyor: Bir gün, tam bu yerde, Peygamber aleyhisselâm abdest almak için bizden *Su* istedi. Ben koşup ibriği getirdim ve dökmeye başladım. 


Tam ellerini yıkarken Efendimiz gülmeye başladı. Sonra bize dönüp; *Niçin güldüğümü niye sormuyorsunuz?* buyurdu. Biz de sorunca buyurdu ki: Nasıl gülmiyeyim? 


Bir *Mü’min* abdest alırken, elini yıkadığı zaman, eliyle işlediği bütün *Günâhlar* dökülüyor. Yüzünü yıkarken, yüzüyle, gözleriyle, burnuyla, ağzıyla işlediği bütün *günâhlar* dökülüyor. 


Başını yine öyle, ayaklarını yıkarken de, ayaklarıyla işlediği bütün *günâhlar* dökülüyor. Ben bunu görüyorum da sevincimden gülüyorum, buyurdular diyor. *Hazret-i Osmân*, bunu hâtırlamış da onun için gülmüş efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder